Tüm Yazılar

Faiz Gelirlerinin Beyanına İlişkin Özelgeler ve Örnek Hesaplamalar

REHBER. ÖRNEK VERGİ HESAPLAMALARI. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI’nca hazırlanan rehbere (MSİ) ulaşmak için tıklayınız

REHBER. ÖRNEK VERGİ HESAPLAMALARI. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI’nca hazırlanan (Geç Md. 67) rehbere ulaşmak için tıklayınız

 


MENKUL SERMAYE İRATLARININ BEYAN DURUMUNU GÖSTERİR TABLO

 

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı rehberden alınmıştır. (http://www.gib.gov.tr/yardim-ve-kaynaklar/rehberler)

 

MENKUL SERMAYE İRATLARININ BEYANINA İLİŞKİN ÖZELGE ÖRNEKLERİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

 

Sayı         :              49327596-120.05[GVK.ÖZ.2016.19]-146711              30.11.2016

Konu      :              Mahkeme kararına istinaden ödenen işgal tazminatı (ecrimisil) ve faiz gelirinin beyanı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … parselde adınıza kayıtlı arazinin bir kısmının Belediye tarafından yol olarak kullanılmak üzere işgal edildiği, bu işgal ile ilgili olarak karşılığının ödenmesi için davacı olduğunuzu, mahkeme kararı ile tarafınıza 2015 yılında haksız işgal tazminatı (ecrimisil) adı altında icra müdürlüğü kanalıyla ödeme yapıldığını, bu ödemeyi 2015 takvim yılına ait gayrimenkul sermaye iradı beyanınıza dâhil ederek beyan ettiğinizi belirterek, bu gelirin beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 72 nci maddesinde ise, gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılatın 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olduğu hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 75 inci maddesinde, “Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır. Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı sayılır:

            …

  1. Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dâhil.)”hükümlerine yer verilmiştir.

Mezkûr Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmiş, aynı fıkranın 5/a bendinde ise 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu oran 03.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere % 20 olarak belirlenmiştir) tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmış ancak, alacak faizi ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.

Adı geçen Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise, bir takvim yılı içinde elde edilen ve 2015 takvim yılı için 1.500- TL’yi; 2016 takvim yılı için ise 1.580-TL’yi aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, mahkeme kararına istinaden  tarafınıza ödenen haksız işgal tazminatı (ecrimisil) dışındaki yasal faiz ödemelerinin, menkul sermaye iradı (alacak faizi) kabul edilerek, anılan Kanunun 85 inci maddesi ve 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendi hükmü uyarınca, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul sermaye iratları için belirlenen (2015 takvim yılı için 1.500-TL; 2016 takvim yılı için 1.580-TL) haddi aşması durumunda, tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca; özelge talep formu ekinde yer alan ve Yargıtay’ca da onanan Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli ve Esas No: … ; Karar No: … sayılı kararı uyarınca, davalı taraf olan Antalya … Belediyesi tarafından, tarafınıza haksız işgal tazminatı (ecrimisil) ödenmesine karar verildiği ve ödeme yapılırken herhangi bir tevkifat yapılmadığı anlaşılmış olup, söz konusu haksız işgal tazminatının, gayrimenkul sermaye iradı sayılarak, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı : 38418978-120[2-16/1]-399531                                                                          28/11/2016

Konu : Kira kayıp bedelinin nasıl vergilendirileceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ………….. Asliye Hukuk Mahkemesinde kira kaybınızın tazmini için açmış olduğunuz …………. Esas No’lu davayı kazandığınız belirtilerek, anılan Mahkeme tarafından verilen karara istinaden tarafınıza ödenen tazminatın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun konusuna girip girmediği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan maddenin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendinde de; “Her nevi alacak faizlerinin (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla carî hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)” hükmüne yer verilmek suretiyle alacak faizinin menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir.

Özelge talep formu ekinde yer alan …………… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …………. tarih ve ………. Esas, ………… Karar No’lu karar örneğinin incelenmesinden, ………. Büyükşehir Belediyesi tarafından 24/12/2009 tarihinde yapılan ihaleden dava konusu bağımsız bölümlerin satın alınarak bedellerinin ödendiği ve 10/02/2010 tarihinde adınıza tescil edildiği, davalı idare tarafından düzenlenen şartnamede söz konusu taşınmazların inşaat bitim tarihinin 11/04/2011 olarak belirlendiği ancak taşınmazların tarafınıza 15/06/2012 tarihinde teslim edilmesi nedeniyle kira kaybına uğradığınız ileri sürülerek tarafınızca dava açıldığı, davanın kabulü ile 76.880,00 TL alacağın işleyecek yasal faiz ile birlikte tarafınıza ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu çerçevede, …………. Belediye tarafından yapılan ihalede satın alınan taşınmazların geç teslim edilmesi nedeniyle ………… Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açmış olduğunuz dava sonucunda lehinize hükmolunan ve kiralama işlemine dayanmayan kira kaybı tutarının Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde yer alan genel tanım kapsamında, söz konusu tutara bağlı olarak tahsil edilen yasal faizin de anılan maddenin (6) numaralı bendi (alacak faizi) kapsamında menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, tarafınıza mahkeme kararına istinaden yapılan tazminat ve yasal faiz ödemelerinin tamamının, Gelir Vergisi Kanununun 85 inci ve 86 ıncı maddeleri uyarınca, tevkifat ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul sermaye iratları için öngörülen beyan haddini (2014 yılı için 1.400 TL, 2015 yılı için 1.500 TL) aşması halinde, ödemenin yapıldığı yıla ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı         :              84098128-120[94-2013-1]-489      14/08/2013

Konu      :              Apartmanın bankada bulunan vadeli hesaplarından tevkifat yapılıp yapılmayacağı hakkında.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenizde, … adresinde yer alan … Apartmanının yöneticiliği yaptığınız belirtilerek apartman yönetimi adına bankalarda açılan vadeli-vadesiz hesaplara yürütülen faizlerden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilmektedir.  Mevduat faizleri ise anılan maddenin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinde açıkça sayılmak suretiyle menkul sermaye iradı olarak kabul edilmektedir.

Aynı Kanununun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında, bu Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından  ödemeyi yapanlarca % 15 oranında vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmış olup, Kanunun geçici 67 nci maddesinin (5) numaralı fıkrasında ise gelir sahibinin gerçek veya tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmamasının söz konusu maddenin (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca yapılacak tevkifatı etkilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, apartmandaki konutlara verilen hizmet ile ortak giderlerin karşılanması amacıyla malik veya kiracılardan gider karşılığı, aidat, avans vb. isimler altında toplanan paraların değerlendirilmesi amacıyla apartman yönetimi tarafından bankalarda açılmış bulunan mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası kapsamında 22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı kararnamenin eki Kararda değişiklik yapan 24/12/2012 tarihli ve 20/2/4116 sayılı Kararname oranlarına göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı         :              84974990-130[2011-2-08-32]-1059             05/10/2012

Konu      :              Kooperatifin üye sayısından fazla yaptırılan konutlar için para karşılığında yeni üye alması ve alınan paraların ortaklara dağıtılması halinde vergileme.

İlgide kayıtlı dilekçenizde; 34 üyesi bulunan Kooperatifinize ait arsanın kat karşılığı başka bir kooperatife verildiği ve karşılığında 36 adet konut teslim alındığı, konutların üyelere dağıtılmasından sonra kalan 2 adet konut için para karşılığında yeni üye alındığı belirtilerek, alınan paraların ortaklara dağıtılmasının vergi kanunları karşısındaki durumu sorulmaktadır.

  1. A) Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi Kanunları Açısından:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış; aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

 

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde, yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek işyeri veya konut elde etmelerinin ortak dışı işlem sayılacağı; ancak, bu kooperatiflerin, her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmesi halinde, bu işlemin ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.

Buna göre, kat karşılığı vermiş olduğunuz arsa üzerinde konut inşaatlarının tamamlanarak hissenize düşen konutların, üyelerinize ferdileştirme yapılmak suretiyle teslim edilmesinden sonra elinizde 2 adet konut kalması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 4/1-k maddesinin parantez içi hükmünde belirtilen her bir hisse için bir konut elde edilmesi şartı ihlal edilmiş olacağından, ortak dışı işlem yapan kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75 lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur.

Anılan Tebliğin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde ise, istisnadan yararlanmak için gereken diğer şartların yanında istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması şartıyla yapı kooperatiflerinin de bu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.

Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Kooperatifinizin elinde kalan konutların satışından elde edeceğiniz kazancın ortaklara dağıtılması halinde, söz konusu istisnadan yararlanılamayacağı gibi, dağıtılan tutarlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b-i bendine göre %15 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilerek süresi içerisinde ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca, ortaklar tarafından elde edilen menkul sermaye iradı mahiyetindeki bu gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununun 22/2 nci maddesi uyarınca yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarın ilgili yıl için belirlenen beyan haddini aşması halinde, tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecek olup, beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kurum bünyesinde kârın dağıtımı aşamasında yapılan vergi kesintisinin tamamının mahsup edileceği tabiidir.

  1. B) Katma Değer Vergisi Kanunu Açısından:

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatifinize ait arsa karşılığında iktisap ettiğiniz konutların üyelerinize dağıtılmasından sonra geriye kalan 2 adet dairenin üçüncü şahıslara satışı, KDV Kanununun 1/1 inci maddesi kapsamında KDV ye tabi bulunmaktadır.

Diğer taraftan, satıştan doğan kazancın kooperatif ortaklarına dağıtılması menkul sermaye iradı kapsamında değerlendirildiğinden, KDV nin konusuna girmemektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı                 :   64597866-120[94-2014]-47                   11/04/2014

Konu              :   Birikim primi yanında alınan risk pirimlerinin üzerinden vade sonunda sigortalılara ödenen ödül tutarlarının menkul sermaye iradı olarak değerlendirilip stopaja tabi tututulup tutulmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizce ödüllü birikim olarak adlandırılan ürününüzde, birikim teminatının yanı sıra vefat teminatı ve süre sonu prim iadesi şeklinde iki ana risk teminatının bulunduğu, süre sonu prim iadesinin belirli şartların gerçekleşmesi koşuluyla, sigortalının hayatta kalmasına bağlı olarak ödenen prim tutarı ve poliçenin toplam süresine göre değişken olmak üzere toplam primin %10 ila % 30’u arasında gerçekleşebileceği, söz konusu prim iadesini (veya ödülünü) ve vefat teminatını karşılamak için toplam ödenen primin %15’inin risk primi olarak alındığı, geriye kalan % 85’inin ise birikim primi olarak nitelendirilerek kar paylı hayat sigortası fonuna yatırıldığı, risk pirimlerinin vade geliminde sigortalıya iadesi söz konusu olduğunda iade olunan tutarın toplam primin %15’ini geçmesi durumunda sigortalı lehine gelir oluşabildiği belirtilerek belirli şartların gerçekleşmesi durumunda yapılacak olan prim iadesi ödemelerinin menkul sermaye iradı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ile stopaja tabi olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendinde; tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından ödenen irat tutarlarının menkul sermaye iradı olduğu, aynı maddeye 6327 sayılı Kanunla eklenen fıkra ile maddenin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendinde yer alan irat tutarının; varsa fesih ve iştira kesintisi indirilmeden önceki birikim tutarından, yatırıma yönlendirilen tutar indirilerek bulunacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı ile zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu maddede yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları, aynı maddenin (15) numaralı bendinde ise 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendine göre menkul sermaye iradı sayılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

Konuya ilişkin olarak 13/8/2003 tarihli ve 3 sıra numaralı Gelir Vergisi Sirkülerinin “2.3- Karma Poliçeler Dolayısıyla Elde Edilen Gelirler” başlıklı bölümünde,

“Ölüm, maluliyet ve benzer risklere karşı yapılan riziko teminatları ile birikimli teminatların aynı poliçede gösterilmesi durumunda, söz konusu poliçenin birikimli teminata isabet eden kısmı ile ilgili olarak yapılacak ödemeler menkul sermaye iradı olarak değerlendirilecektir. Birikimler dışında, sadece riskin gerçekleşmesi halinde yapılan ödemeler ise gelir vergisinin konusuna girmemektedir.

Ölüm, maluliyet ve benzer risklerin gerçekleşmesi halinde risk teminatına ilaveten sigortalıya risk anındaki birikimlerinin değerinin ödenmesi veya birikim veya risk teminatından yüksek olanın ödenmesi esasına dayalı poliçelerde ödeme riskin gerçekleşmesine bağlı olarak yapılsa dahi, birikimli teminata isabet eden tutar menkul sermaye iradı olarak değerlendirilecektir.

Örneğin; birikim veya risk teminatından yüksek olanın ödenmesi esasına dayalı bir poliçe kapsamında, riskin gerçekleştiği anda risk teminatının birikimden daha yüksek olması halinde, ödenecek tutarın birikime isabet eden kısmı menkul sermaye iradı olarak gelir vergisine tabi olacaktır. Risk teminatı ile birikim arasındaki tutar ise gelir vergisine tabi olmayacaktır. Ancak riskin gerçekleştiği anda birikim tutarının daha yüksek olması halinde ödenecek tutarın tamamı menkul sermaye iradı olarak değerlendirilecektir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

23/10/2012 tarihli ve 85 sıra numaralı Gelir Vergisi Sirkülerinde ise ;

”  …

  1. Menkul Sermaye İradının Tespiti

6327 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca;

– Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından;

  1. a) On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları,
  2. b) On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları,

…  menkul sermaye iradı olarak tanımlanmıştır. Anılan maddeye eklenen fıkra hükmü gereği irat tutarı;

– Şahıs sigortaları kapsamında yapılan ödemelerde varsa fesih ve iştira kesintisi indirilmeden önceki birikim tutarından, yatırıma yönlendirilen tutar indirilerek, ….

hesaplanacaktır. …

  1. Gelir Vergisi Tevkifatı Uygulaması

6327 sayılı Kanunla değişik Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (15) ve (16) numaralı bent hükümleri uyarınca, tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri, birikimli şahıs sigortaları, emeklilik ve sigorta şirketleri ise, bireysel emeklilik sözleşmeleri dolayısıyla yaptıkları ödemelerde irat tutarları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmak durumundadır.

Bakanlar Kurulunun 12/1/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamesinin eki Kararda değişiklik yapan 6/9/2012 tarihli ve 2012/3571 sayılı Kararı uyarınca, 29/8/2012 tarihinden itibaren yapılacak ödemeler için geçerli olmak üzere,

– Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından;

  1. a) On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları üzerinden % 15,
  2. b) On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları üzerinden % 10

oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.” açıklamalarına yer verilmiş  ayrıca, 85 sıra numaralı Sirküler ile 3 ve 59 sıra numaralı Gelir Vergisi Sirkülerlerinin bu Sirkülere aykırı hükümleri de yürürlükten kaldırılmıştır.

Diğer taraftan, 10/10/2012 tarihli ve 28437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hayat Grubu Sigortaları Yönetmeliğinin  “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinde  birikim primi;  hayat grubu sigortalarında, risk primi hesabına bağlı olmaksızın, yatırım amacıyla alınan miktar,  risk primi ise ölüm ve/veya yaşama ihtimallerine bağlı teminatlar ile ek olarak ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet, işsizlik ve tehlikeli hastalıklar gibi teminatların da verildiği sigortalar için sigortalıların yaşlarına ve riski etkileyen diğer kişisel özelliklerine göre hesaplanan prim olarak tanımlanmıştır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından belirli şartların gerçekleşmesi ve sigortalının hayatta kalması halinde yapılacak olan prim iadesi (veya ödülü) ödemelerinin risk pirimi olarak tahsil edilen prim tutarını aşan kısmının, riskin gerçekleşmesine bağlı olarak yapılan ödemeler kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendi kapsamında menkul sermaye iradının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Tespit edilecek irat tutarı üzerinden, aynı Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılacağı ise tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı         :              84098128-120-905            12/10/2012

Konu      :              Kira bedelleri üzerine hesaplanan gecikme faizi ödemesinin tevkifata tabi olup olmadığı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; vakıftan kiraladığınız gayrimenkulde öğrenci yurdu işletmecisi olarak faaliyette bulunduğunuz, 2012 yılı 1,2,3 ve 4 üncü aylarına ilişkin kira bedellerini gecikme faizi de hesaplanmak suretiyle 02/04/2012 tarihinde ödediğiniz, ancak toplu olarak ödediğiniz kira bedellerine ilişkin gecikme faizi tutarları üzerinden gelir vergisi tevkifatı uygulanması hususunda mülk sahibi vakıf ile ihtilafa düştüğünüzü belirterek, söz konusu gecikme faizi ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; maddede yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu, 72’nci maddesinde ise gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılatın 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinde bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, 5/b bendi ise; vakıflar  (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri üzerinden % 20 (2009/14592 sayılı B.K.K.) oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 75’inci maddesinde ise, “Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.

Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı sayılır:

……

  1. Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla carî hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)

……”

hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde, alacak faizlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.

Ayrıca, 25 numaralı Gelir Vergisi Sirküleri’ne göre, kiracıların kira bedellerini ödememeleri nedeniyle açılan davalar sonucu verilen yargı kararlarında, kira bedelinin yanı sıra yasal faiz ödenmesine de karar verilmiş olması halinde, tahsil edilen kira bedelinin gayrimenkul sermaye iradı, faiz gelirinin ise menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi gerekir.

Buna göre, kiracısı olduğunuz vakfa ödenen kira bedelinin gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi ancak, kira bedeli dışında ödediğiniz  gecikme faizlerinin ise alacak faizi niteliğinde olması nedeniyle menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmaması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

DENİZLİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı         :              B.07.1.GİB.4.20.15.01-120[75-2012/288]-371         31/05/2012

Konu      :              EUROBOND alım-satım kazancının beyan edilip edilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 56.893,66 TL.EUROBOND alım-satım kazancı ve 8.710,31 TL (Eurobond) yabancı para faiz gelirinizin bulunduğu belirtilerek, faiz gelirinizin 23.000,00 TL ‘yi aşmaması nedeniyle alım-satım kazancınızla birlikte beyan edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde; sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu, 5 inci fıkrasında da, her nevi tahvil ve hazine bonosu faizleri menkul sermaye iradı olarak belirtilmiştir.

Kanunun geçici 59 ncu maddesinde ise; 31.12.2007 tarihine kadar 26.07.2001-31.12.2005 tarihleri arasında ihraç edilen Devlet tahvilleri ve Hazine bonolarının faiz gelirleri ve elden çıkarılmasından sağlanan diğer kazançlar toplamının; 2001 yılında 50 milyar liirası, 2002 ve izleyen yıllarda bu tutarın veya artırılmış tutarın her yıl için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmasıyla bulunacak tutar gelir vergisinden müstesnadır. Bu istisnadan yararlananlar,  mükerrer 80 inci ve geçici 56 ncı maddelerde yer alan istisnalardan ayrıca yararlanamaz.

Ticari işletmelere ait olan bu tür gelirler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 258 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 5.2- Faiz Gelirlerinin Vergilendirilmesi başlıklı bölümünde;

“Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde; ticari, zirai veya mesleki faaliyet dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde edilen kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmekte olup, yukarıda da belirtildiği üzere, her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri menkul sermaye iradı olarak kabul edilmektedir.

Vergi uygulaması bakımından, Hazine tarafından yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetler de (Eurobond) Devlet tahvili ve Hazine bonosu gibi değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda, Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7/a bendine göre %0 (sıfır) oranında tevkifata tabi tutulmakta olup, vergi uygulamasında tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiş kazançlar tevkifatlı kabul edilmektedir.

Eurbondların döviz cinsinden ihraç edilmesi nedeniyle elde edilen faiz gelirlerine indirim oranı uygulanmamaktadır.

Bu durumda, gerek 01.01.2006 tarihinden önce gerekse bu tarihten sonra ihraç edilen Eurobondların elde tutulması sürecinde elde edilen faiz gelirlerinin tam ve dar mükellef gerçek kişiler yönünden vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

5.2.1- Tam Mükellef Gerçek Kişiler:

Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, tam mükellef gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilmektedir.

Tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen faiz gelirinin 26/07/2001 tarihinden önce ihraç edilen Eurobondlara ilişkin olması halinde, bu gelirlere Geçici 59 uncu maddedeki istisna uygulanmayacak olup, faiz gelirinin 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan beyan sınırını aşması halinde, tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

31/12/2007 tarihine kadar uygulanmak üzere, 26/07/2001-31/12/2005 tarihleri arasında ihraç edilen Eurobondlardan faiz geliri elde edilmesi durumunda ise, Geçici 59 uncu maddeye göre ilgili yıl için belirlenmiş istisna tutarı düşülecek olup, kalan tutarın beyan sınırını aşması halinde bu tutarın tamamı beyan edilecektir.

Tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen faiz gelirinin 01/01/2006 tarihinden sonra ihraç edilen Eurobondlara ilişkin olması halinde, bu gelirlere Geçici 59 uncu maddedeki istisna uygulanmayacak, beyan sınırının aşılması halinde, tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

Eurobondların döviz cinsinden ihraç edilmesi nedeniyle, bu kıymetlerin itfası sırasında oluşan değer artışları irat sayılmadığı gibi, elde edilen gelirlere indirim oranı uygulaması da söz konusu değildir. Bu uygulamada Eurobondların ihraç tarihinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.” açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan, …….. Vergi Dairesi Müdürlüğüne 2011 yılı için tarafınızdan diğer kazanç ve iratlara ilişkin yıllık gelir vergisi beyanında bulunulduğu görülmüştür.

Buna göre, Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleriniz ile ilgili olarak herhangi bir istisna  uygulanması söz konusu olmayıp,  ilgili yılda elde ettiğiniz değer artışı kazancınızla birlikte 23.000. TL’lik beyan haddi aşıldığından Eurobond faiz gelirinizin de yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı         :              B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[75-12/17]-588 22/05/2012

Konu      :              Alacak faizinin vergilendirilmesi ve indirilecek giderler hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda,  OYAK’ın “Bağışa Dayalı Emekli Geliri Sistemi”ndeki sözleşmenizi 2011 yılında feshederek sistemden ayrıldığınızı belirterek, tarafınıza ödenen ana para ve nemanın ne şekilde vergilendirileceği ve vergisel yükümlülüğünüzün olması durumunda  gelir vergisi beyannamesinden yapılacak indirimler hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan maddenin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendinde de; “Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla carî hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)” hükmüne yer verilmek suretiyle alacak faizinin menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir.

Ayrıca, aynı Kanunun vergi tevkifatına ilişkin 94 üncü maddesinde, alacak faizlerinden vergi tevkifatı yapılacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.

Diğer taraftan, anılan Kanunun “Diğer İndirimler” başlıklı 89 uncu maddesinde ise; gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek  gelirlerden yapılacak indirimler bentler halinde yazılmıştır.

Buna göre, “Bağışa Dayalı Emekli Geliri Sistemi”nden ayrılmanız nedeniyle, tarafınıza yapılan rezerv ödemesinin nemalandırılan kısmının, alacak faizi olarak değerlendirilmesi ve söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 85 inci ve 86 ncı maddeleri uyarınca tevkifata ve istisnaya konu olmayan menkul sermaye iradları için öngörülen beyan haddini ( 2011 yılı için 1.170 TL) aşması halinde, tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmekte olup,  anılan Kanunun 89 uncu  maddesinde bentler halinde sayılan ve durumunuza uyan indirimlerin madde bentlerinde yer alan şartlar dahilinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.