Maliye’nin Kira Geliri Hakkında Verdiği Özelge Örnekleri.
Banka kredisine ilişkin dosya ve eksper masrafı, emlakcıya ödenen komisyon ile yaptırılacak parke, halıfleks, mutfak dolabı ve dış cephe kaplama giderlerinin GMSİ’den indirilip indirilmeyeceği.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[74-2015/913]-123941 05.05.2017
Konu : Banka kredisine ilişkin dosya ve eksper masrafı, emlakçıya ödenen komisyon ile yaptırılacak parke, halıfleks, mutfak dolabı ve dış cephe kaplama giderlerinin GMSİ’den indirilip indirilmeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, elde ettiğiniz gayrimenkul sermaye iradından, gayrimenkulü alırken kullanılan banka kredisine ilişkin dosya ve eksper masrafı, emlakçıya ödenen komisyon masrafı ile söz konusu daire için yaptırılacak parke, halıfleks, mutfak dolabı ve dış cephe kaplamaları için yapılan harcamaların gider olarak indirilip indirilmeyeceği hususunda bilgi talep edilmiş olup Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 74 üncü maddesinde de; “Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
- Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (İktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz),
…
- Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin 3’üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir) (6745 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen ibare, Yürürlük; 07.09.2016) ile kiraya veren tarafından yapılan ve gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar (Bu harcamalar bir takvim yılı içinde Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinde belirlenen tutarı aşıyor ise maliyet olarak dikkate alınabilir.);
- Kiraya verenin yaptığı onarım giderleri (Emlakın iktisadi değerini artıracak surette tevsii, tadili veya bunlara ilaveler yapılması için ihtiyar olunan giderler onarım gideri sayılmaz);
… “ hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla, safi iradın tespitinde kiraya veren tarafından gayrimenkulün iktisadi değerini arttıracak nev’iden yapılan harcamaların gayrimenkulün maliyetine ilave edilmesi gerekmektedir.
Konuyla ilgili olarak; 23.12.2016 tarihli ve 29927 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 295 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Isı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamaların gayrimenkul sermaye iradının safi tutarının tespitinde gider olarak indirimi” başlıklı 9 uncu maddesinde,
“(1) Gayrimenkul sermaye iratlarının beyanında gerçek gider usulünün seçilmesi halinde, istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere; gayrimenkullerin iktisadi değerini artırıcı niteliği bulunan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar, mükelleflerce 193 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında gayrimenkulün maliyetine ilave edilerek amortisman yoluyla itfa edilebilmektedir.
(2) Maddede yapılan değişiklik ile söz konusu harcamaların 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinde belirtilen tutarı aşmaması halinde, istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere harcama tutarının tamamı safi hasılatın tespitinde doğrudan gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
(3) Söz konusu harcamaların 213 sayılı Kanunun 313 üncü maddesinde belirtilen tutarı aşması halinde ise, istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere harcama tutarının tamamının doğrudan gider yazılması mümkün olduğu gibi mükelleflerce gayrimenkulün maliyetine ilave edilerek amortisman yoluyla itfa edilmesi olanağı da bulunmaktadır.” yönünde açıklamalara yer verilmiştir.
Diğer taraftan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
– 262 nci maddesinde, “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.”
– 270 inci maddesinde, “Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:
- Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri;
- Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler. Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.”
hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre kiraya verdiğiniz gayrimenkul için yapılan parke, halıfleks, mutfak dolabı, mutfak tezgahının yenilenmesi, gayrimenkulün alımı sırasında ödenen banka kredisine ait dosya masrafı, eksper masrafı ve komisyon giderlerinin, gayrimenkulün maliyetine ilave edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan; ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik yapılacak dış cephe mantolama harcamalarının tutarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinde belirtilen tutarı (2016 yılı için: 900-TL) aşmaması halinde, istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet eden kısmı hariç olmak üzere harcama tutarının tamamının, safi hasılatın tespitinde doğrudan gider olarak indirim konusu yapılabilmesi mümkün olup, söz konusu harcama tutarının, adı geçen Kanunda belirtilen tutarı aşması halinde ise, istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet eden kısmı hariç olmak üzere harcama tutarının tamamının doğrudan gider yazılması mümkün olduğu gibi, gayrimenkulün maliyetine ilave edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi olanağı da bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, ŞANLIURFA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı : 64958909-120.05-4714 05.02.2018
Konu : GMSİ İstisnası Hk.
İlgi : 05/06/2017 tarih ve 22540 sayılı özelge talep formunuz.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; mülkiyeti hisseli olarak kendinize ait olan … adresinde bulunan gayrimenkulü 01.11.2016 ile 15.02.2017 tarihleri arasında (3 ay 15 gün) aylık 400 TL. bedel karşılığında, … adlı kişiye kiraya verdiğinizi belirterek, bu kiralamadan dolayı gayrimenkul sermaye iradı beyannamesi verip vermeyeceğiniz hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır.” hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin bir numaralı bendinde de arazi, bina (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatının kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 21 inci maddesinde ise “Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hâsılatın (290 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2016 yılı için) 3.800- TL’si gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hâsılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.
Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103’üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın yukarıda belirtilen istisna tutarını aşması halinde, gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerekmekte olup; istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde; ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanların anılan Kanunun 21 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanması mümkün değildir.
Öte yandan, ilgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinde yer alan kira sözleşmesi ile konu hakkında Birecik Vergi Dairesi Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu alınan, 18.07.2017 tarih ve 44721908-250.02.01-E.4459 sayılı yazı eki yoklama tutanağında; söz konusu gayrimenkulün konut olarak, 01.11.2016-15.02.2017 tarihleri arasında aylık 400 TL. bedelle kiraya verildiği ve 2016 yılına isabet eden kira gelirinin 800 TL. olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve yapılan açıklamalara göre, 01.11.2016-31.12.2016 dönemine ilişkin olarak 2016 takvim yılı içerisinde hisseniz nispetinde elde etmiş olduğunuz konut kira gelirinin, anılan Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen istisna haddini (2016 yılı için 3.800-TL) aşmaması sebebiyle, söz konusu kira gelirinden dolayı yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 62030549-120[98-2017/573]-85872 25.01.2018
Konu : Hisseli gayrimenkul için ödenen kira bedeli dolayısıyla verilen muhtasar beyannamede her bir hissedara ilişkin bilginin yer alıp almayacağı.
İlgi : 07.07.2017 tarihli ve 995067 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, babanızın vefatı sonrası kendiniz ve diğer üç kardeşinize, içinde kiracısı bulunan ve işyeri olarak kullanılan binanın veraset yoluyla intikal ettiği, tapunun dört kardeş adına eşit hisselerle yeniden çıkarıldığı, daha önce babanızla yapmış olduğunuz ek protokol ile hissedar diğer kardeşlerinizden feragatname alarak protokole, kiranın tamamının sadece adınıza ödenmesi ve kira stopajının tarafınıza ödenen tutardan düşülmesi hususunu ekleyerek kiracı ile anlaşıldığı belirtilerek, diğer hissedarlardan alınan feragatnameye istinaden kira ödemeleri ile tevkif edilen belgelerin kardeşlerden birisi adına yapılmasının mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil ) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan fıkranın (5/a) bendinde ise, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 96 ncı maddesinde, vergi tevkifatının, 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade edeceği, Kanunun 98 inci maddesinde ise, 94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinde vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlanmış ve vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı belirtilmiştir. Kanunun 11 inci maddesinde ise yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanların, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevlerin yerine getirilmesinden sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre, gayrimenkuller açısından “sahip olma” kavramı, mülkiyet hakkına sahip olmayı ifade etmekte olup, gayrimenkuller üzerindeki mülkiyet hakkı tapuya tescil ile doğmaktadır.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından, nakden veya hesaben yapılan kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılarak, bağlı bulunulan vergi dairesine muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmekte olup, beyannamenin “ödemelere ait bildirim bölümü”nde, tapu kayıtları doğrultusunda, söz konusu gayrimenkule ortaklık halinde sahip olan bütün hissedarlara ilişkin bilgilere yer verilmesi gerekmekle birlikte, vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamayacaktır.
Diğer taraftan; kira ödemelerinin, hissedarların ortak hesabına, ortak hesabın bulunmaması halinde ise, hissedarlardan birinin hesabına yatırılabileceği ve banka dekontunun “açıklama” bölümüne, diğer hissedarların adlarının yazılabileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, SAMSUN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı : 13649056-120[94-2017/ÖZE-07]-65582 03.10.2018
Konu : İcra Müdürlüklerine yapılan kira ödemelerinde tevkifat.
İlgi : 07.08.2017 tarihli özelge talep formu.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Samsun ilinde … Alışveriş Merkezinin kiralama ve yönetim hizmetleri faaliyetlerini yerine getirdiğinizi, mülk sahiplerine karşı işyerinin ana kiracısı, yönetim ve kiralama hizmetlerini sunan hizmet şirketi konumunda olduğunuzu, mülk sahipleri ve mülk sahiplerini temsil eden Toplu Yapı Yönetim Kurulu ile yaptığınız sözleşmeler doğrultusunda bu hizmetleri yaptığınızı ve karşılığında alt kiracılara fatura ettiğiniz kira tutarları üzerinden komisyon aldığınızı, 2012 yılında gerçekleşen sel felaketi sonrasında alışveriş merkezinin büyük oranda hasar gördüğünü, bu hasarların alt kiracılara ait sigorta tutarlarının ilgili sigorta şirketlerince ödendiği, ancak sigorta şirketlerince ödenen sigorta bedellerinin dava konusu yapıldığı, mahkeme kararları sonucunda alt kiracılar tarafından kendilerine fatura edilen kira tutarlarının şirketiniz hesapları yerine icra dairelerinin hesaplarına yatırıldığı, dolayısıyla yargısal süreç içerisinde mülk sahiplerine ödeme yapılamadığı belirtilerek, alt kiracılar tarafından icra müdürlüğüne yatırılan kira ödemeleri dolayısıyla tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilânço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, söz konusu fıkranın (5/a) bendinde, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden, (5/b) bendinde ise Vakıflar (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden tevkifat yapılacağı hükme bağlanmış olup tevkifat oranı 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla %20 olarak belirlenmiştir.
Aynı Kanunun 96 ncı maddesinde ise, “Vergi tevkifatı, 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.
Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden yapılır.” hükmü yer almaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında vergi kesintisi yapmak zorunda olanlarca kurumlara avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılacağı, anılan fıkranın (b) bendinde de kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmış olup tevkifat oranı 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla %20 olarak belirlenmiştir.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.2.3. Diğer Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Ait Taşınmazların Kiralanması Karşılığında Yapılan Kira Ödemeleri” bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı, bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceği belirtilmiştir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü veya Kurumlar Vergisi Kanununun 15 in maddesi gereğince tevkifat yapılabilmesi için nakden veya hesaben bir ödemenin bulunması gerekmektedir. Söz konusu alt kiracıların şirketinize nakden veya hesaben bir ödeme yapmaması ve alt kiracılar tarafından şirketinizce kesilen fatura karşılığı İcra Müdürlüklerine yatırılan kira ödemeleri, şirketiniz tarafından kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, alt kiracılar tarafından icra müdürlüklerine yapılacak kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamakta olup icra müdürlüğüne yatırılan bedellerin mülk sahiplerine ödenmesi durumunda ise tevkifat yapılacağı tabiidir.
Öte yandan, şirketiniz tarafından ilgili işyerleri için mülk sahiplerine nakden veya hesaben (vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri, istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemler, hesaplarda işyeri kirası karşılığı olarak gider gösterilmesi gibi) kira ödemesi yapılması halinde, şirketinizce yapılacak kira ödemelerinin gayrisafi tutarı üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/5 maddesine ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/1-b maddesine göre vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü
Sayı : 90792880-155.01.01.02[5253]-528309 28.12.2017
Konu : Kira Sözleşmesinin damga vergisi
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, … ile aranızda mülkiyetinizde bulunan arsa ve mesken vasıflı gayrimenkullerin kiraya verilmesine yönelik olarak düzenlenen ve Ankara … Noterliğinin …/…/20… tarih ve … yevmiye numarası ile tasdik edilen kira sözleşmesinin tasdik işlemi esnasında arsa vasıflı gayrimenkullere isabet eden kira bedelleri üzerinden damga vergisi tahsilinin yapıldığı, mesken vasıflı olarak kiraya verilen gayrimenkullere isabet eden kısmı için de damga vergisi uygulanıp uygulanmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “I. Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/2 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden kira mukavelenamelerinin mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulacağı; Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV. Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) numaralı fıkrasında, dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenamelerinin damga vergisinden istisna olacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, iktisadi işletmeye dahil olmayan bir gayrimenkulün gerçek kişilere mesken veya dernek ve vakıflara yerleşim yeri olarak kiralanması durumunda düzenlenen kira sözleşmelerine damga vergisi istisnası uygulanacaktır.
Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “V. Yerleşim yeri” başlıklı 19 uncu maddesinde, yerleşim yerinin bir kimsenin sürekli kalma niyeti ile oturduğu yer olduğu, bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamayacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Ankara … Noterliğinin …/…/20… tarih ve … yevmiye numarası ile tasdik edilen kira sözleşmesinin, sahibi olduğunuz ve mülkiyeti adınıza kayıtlı bulunan sekiz adet mesken ile beş adet arsanın …’na kiralanmasına yönelik olarak düzenlendiği, söz konusu sözleşmenin “Genel Hükümler” başlıklı 3 üncü maddesinin 3.4 fıkrasında, kiracının, kiralayandan ek bir yetki almaksızın kiralananı 3. kişilere vermeye yetkili olduğu, kiralayanın, alt kiracından herhangi bir talep hakkının olmadığı, kiracının, kiralayanın açık ve yazılı ön izni olmadan kiralananı ve kira sözleşmesini kısmen veya tamamen gerçek veya tüzel kişilere, üçüncü şahıslara devir veya temlik edebileceği, kiracılık hakkını sermaye olarak kullanabileceği ve başkası nam ve hesabına ticaret yapabileceği hükümlerine yer verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, söz konusu kira sözleşmesinin, sözleşmeye konu edilen mesken vasıflı gayrimenkullerin gerçek bir kişinin mesken olarak kullanımına yönelik olmayıp ticari amaca yönelik olarak kiralandığı anlaşıldığından, kira sözleşmesinin arsa ve meskenlere ilişkin toplam kira bedeli ve kira süresi esas alınmak suretiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “I. Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.18.02-32227-8512-267 21/02/2012
Konu : GMSİ mükelleflerinin vergi matrahının tespitinde kullandığı eğitim ve sağlık harcamalarına ilişkin belgeleri muhafaza etme mecburiyetlerinin olup olmadığı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; beyana tabi gelirinizin sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olduğu belirtilerek, çocuklarınıza ait gitar kursu, basketbol kursu, üniversiteye hazırlık kapsamında dershane ücreti ile üniversite harç ücretinin eğitim harcamaları kapsamında olup olmadığı, sağlık harcamaları kapsamında, eczanelere ödenen ilaç bedeli ile kırtasiyelere ödenen kalem-defter vb. bedeli karşılığı alınan yazar kasa fişlerinin “tevsik edilecek belge” olarak kabul edilip edilmeyeceği, 20 yaşında üniversitede okuyan çocuğunuzun küçük çocuk kapsamına girip girmediği, gerçek gider yöntemini seçen mükelleflerin yaptıkları giderlerle ilgili belgeleri saklama süreleri bilinmekle birlikte, götürü gider yöntemini seçen mükelleflerin eğitim ve sağlık harcamaları ile ilgili belgelerin saklanıp saklanmayacağı, belgelerin beyannameye eklenmesi halinde e-beyanname verilmesinde nasıl bir yol izleneceği hususlarında Başkanlığımız görüşüne müracaat edildiği anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde, beyan edilen gelirin %10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarının, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirden indirilebileceği hükme bağlanmış, 13/08/2003 tarih ve 2003/3 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde, “küçük çocuk” tabirinden, 18 yaşını doldurmamış ve mükellef tarafından bakmakla yükümlü olunan (nafaka suretiyle bakılanlar dahil) kişilerin anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın tarifi yapılmış, müteakip maddelerinde ise fatura ve yerine geçen belgeler hükme bağlanmıştır.
3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanma Mecburiyeti Hakkında Kanunla perakende ticaretle uğraşan veya hizmet ifa eden birinci ve ikinci sınıf tacirlere fatura verme mecburiyeti olmayan satışlarının belgelendirilmesi için ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti getirilmiş olup, söz konusu cihazlar kullanılarak verilen satış fişleri ve rulolar, satışların ve yapılan işlerin belgelendirilmesinde kullanılmakta ve fatura yerine geçmektedir.
Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.
Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar. (Götürü usulde tespit edilen giderler hariç.) …” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsikinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Konuyla ilgili yayımlanan 206 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin hadde ulaşmayan mal ve hizmet alımları için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür.
Diğer taraftan, anılan Kanunun “Defter Tutma Mecburiyetinde Olmayanların Muhafaza Ödevi” başlıklı 254 üncü maddesinde ise; “Bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar 232, 234 ve 235. maddeler mucibince almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde;
-20 yaşında olduğunu belirttiğiniz çocuğunuz, “küçük çocuk” kapsamında değerlendirilemeyeceğinden söz konusu çocuk için yapılan eğitim ve sağlık harcamalarının Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 2 nci bendine göre indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
-Küçük çocuk kapsamına giren çocuğunuzun bulunması halinde Türkiye’de yaptığınız eğitim ve sağlık harcamalarının gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi ve beyan ettiğiniz gelirin %10’unu aşmaması şartıyla gider olarak indirime konu etmeniz mümkün bulunmaktadır.
-Eczanelere ödediğiniz ilaç bedeli ile kırtasiyelere ödediğiniz kalem-defter vb. bedeli karşılığı aldığınız yazar kasa fişleri “tevsik edilecek belge” olarak kabul edilmemekte olup kendinize , eşinize ve küçük çocuklarınıza ait faturaların kullanılması gerekmektedir.
-Diğer yandan, gerçek veya götürü gider yöntemi safi iradın bulunmasına yöneliktir. Eğitim ve sağlık harcamaları ise Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendine göre beyanname üzerinden yapılacak indirimlerle ilgili olup, mezkur maddeye göre beyanname üzerinde indirim konusu yaptığınız bu harcamalarla ilgili belgeleri, götürü gider yöntemini seçseniz dahi, yapılacak inceleme sırasında kanıtlayıcı vesika olarak ibraz edilmek üzere, tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeniz gerekmekte olup, ayrıca beyannameye eklemenize gerek bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 38418978-120[74-15/4]-827 10/08/2015
Konu : Emlak vergisinin gayrimenkul sermaye iradından indirimi
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve dilekçenizde, kiraya vermiş olduğunuz konut için ödemiş olduğunuz emlak vergisinin elde etmiş olduğunuz gayrimenkul sermaye iradından indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun “Giderler” başlıklı 74 üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hâsılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
5.Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları;
…” hükmü yer almıştır.
Bu itibarla, kiraya verdiğiniz gayrimenkulden elde ettiğiniz kira geliri dolayısıyla verdiğiniz gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde, safi tutarın tespiti için gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, kira geliri elde ettiğiniz gayrimenkule ilişkin olarak ilgili yılda ödediğiniz emlak vergisi tutarını, toplam kira gelirlerinizden indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı-İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
- 62030549-120[70-2015/92]-84796 T. 6.10.2015
GAYRİMENKUL SERMAYE İRADININ VERGİLENDİRİLMESİ
YURTDIŞINDA MUKİM TÜRK VATANDAŞI
YURT DIŞINDA MUKİM TÜRK VATANDAŞININ TÜRKİYE’DE ELDE ETTİĞİ GAYRİMENKUL SERMAYE İRADININ VERGİLENDİRİLMESİ HAKKINDA.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Almanya’da yerleşik bir Türk vatandaşı olarak Almanya’da vergilendirildiğinizi, Türkiye’de bulunan gayrimenkulünüzü de konut olarak kiraya verdiğinizi belirterek, elde edilen gayrimenkul sermaye iradının vergilendirilmesi hakkında bilgi talep ettiğiniz anlaşılmış olup, Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü ve 4 üncü maddelerinde Türkiye’de yerleşme ve tam mükellefiyet, 6 ncı maddesinde ise, dar mükellefiyet esası düzenlenmiş olup, 3 üncü maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmış, 4 üncü maddesinde de;
“Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır.
- İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19’uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);
- Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez)”hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanunun 6 ncı maddesinde, “Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.” denilmiştir.
Mezkûr Kanunun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 21 inci maddesinde; “Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın (2015 yılı için) 3.600-TL’si gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.
Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile (6322 sayılı kanunun 5. maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 15.06.2012 [01.01.2013 tarihinden sonra elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere]) istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayrisafi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı (2015 yılı gelirleri için: 106.000-TL) aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanunun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde de, dar mükellefiyette, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; Türkiye’de bulunan gayrimenkulünüzün konut olarak kiraya verilmesine bağlı olarak elde ettiğiniz konut kira geliri, ilgili yıl için belirlenen istisna tutarını aşması halinde, iç mevzuatımız yönünden verginin konusuna girmektedir.
Diğer taraftan; Almanya mukimi bulunmanız nedeniyle, söz konusu gelirin beyanı hususunda, “Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması” hükümlerinin saklı kalacağı tabiidir.
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN:
“Türkiye Cumhuriyeti İle Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması” 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır. Anlaşmanın “Gayrimenkul Varlıklardan Elde Edilen Gelir” başlıklı 6 ncı maddesinde;
“1. Bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette bulunan gayrimenkul varlıklardan elde ettiği gelir (tarım veya ormancılıktan elde edilen gelir dâhil), bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
- “Gayrimenkul varlık” terimi, söz konusu varlığın bulunduğu Akit Devletin mevzuatına göre tanımlanacaktır. Terim her halükarda gayrimenkul varlığa müteferri varlıkları, tarım (balık üretimi ve yetiştiriciliği dâhil) ve ormancılıkta kullanılan araçları ve hayvanları, özel hukuk hükümlerinin uygulanacağı gayrimenkul mülkiyetine ilişkin hakları, gayrimenkul intifa haklarını ve maden ocaklarının, kaynakların ve diğer doğal kaynakların işletilmesi veya işletme hakkı karşılığında doğan sabit ya da değişken ödemeler üzerindeki hakları kapsayacak; gemiler ve uçaklar gayrimenkul varlık olarak değerlendirilmeyecektir.
- 1 inci fıkra hükümleri, gayrimenkul varlığın doğrudan kullanımından, kiralanmasından veya diğer herhangi bir şekilde kullanımından elde edilen gelire uygulanacaktır.
- 1 inci ve 3 üncü fıkra hükümleri aynı zamanda, bir teşebbüsün gayrimenkul varlıklarından elde edilen gelir ile serbest meslek faaliyetlerinin icrasında kullanılan gayrimenkul varlıklardan elde edilen gelire de uygulanacaktır.” hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, anılan maddenin birinci fıkrasında; bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette bulunan ve ikinci fıkrada tanımlanan gayrimenkul varlıklardan elde ettiği gelirlerinin vergilendirme hakkının gayrimenkulün bulunduğu kaynak devlete ait olduğu belirtilmiştir. Ancak; yine birinci fıkra, gayrimenkul kira gelirleri üzerinden mukim olunan devletin vergileme hakkını da korumuştur. Sonuç olarak, Anlaşmanın ilgili hükmü uyarınca, gayrimenkulünüzün Türkiye’de bulunması nedeniyle elde ettiğiniz kira gelirlerini vergilendirme hakkı kaynak devlet olarak Türkiye’ye ait olduğundan, bu gelirlerin iç mevzuat hükümlerimiz uyarınca, Türkiye’de vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak, Almanya mukimi olmanız nedeniyle söz konusu kira geliriniz üzerinden Almanya’nın da vergi alma hakkı bulunmaktadır.
Bu durumda ortaya çıkacak bir çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 22 nci maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, elde edilen kira gelirleri sebebiyle Türkiye’de ödenen vergilerin Almanya’da ödenecek vergilerin hesaplanmasına esas olan matrahın dışında bırakılması (istisna yöntemi uygulanması) suretiyle giderilecektir. Ancak, anılan fıkranın (d) bendi uyarınca, Almanya’da vergiye tabi başkaca gelirinizin olması durumunda, Almanya artan oranlı vergi oranını belirlerken, vergiden istisna edilmiş gelir unsurlarını da matrah toplamında dikkate alabilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : 63611781-120[94-2016-2]-38 30.12.2016
Konu : Üst Hakkı Bedelinin kira geliri olup olmadığı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, sahibi bulunduğunuz arsa üzerine, üçüncü kişi lehine 25 yıllık süreyle üst hakkı tesis ettirdiğinizi belirtilerek, üst hakkı tesisi karşılığında tarafınıza ödenen bedellerin, kira geliri olup olmadığı ya da Gelir Vergisi Kanununa göre gelir unsuru sayılıp sayılmadığı hususunda görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, maddede yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 73 üncü maddesinde ise, “Kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen vergi değerinin % 5″idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanunu’nun servetlerin değerlendirilmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin % 10’udur.” hükmüne yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 726 ncı maddesinde üst hakkı, sahibine başkasına ait taşınmaz üzerindeki yapının maliki olma yetkisi veren bir irtifak hakkı olarak tanımlanmıştır. Kanunun 826 ncı maddesinde ise, bir taşınmaz malikinin, üçüncü kişi lehine arazinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurulabileceği, aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hakkın devredilebileceği ve mirasçılara geçebileceği, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebileceği, en az 30 yıl için kurulan üst hakkının sürekli nitelikte olduğu hükmüne yer verilmiştir. Üst hakkının sona ermesi halinde ise, taşınmaz üzerindeki yapıların arazi maliki üzerinde kalacağı ve arazinin bütünleyici parçası olacağı, 828 inci madde ile hüküm altına alınmıştır. 829 uncu madde uyarınca ise taşınmaz malikinin, aksi kararlaştırılmadıkça kendisine kalan yapılar için üst hakkı sahibine bir bedel ödemesi gerekmemektedir. Görüldüğü üzere, bir kimsenin, üçüncü kişiye, taşınmazı üzerinde veya altında yapı yapmak veya mevcut yapıyı muhafaza etmek yetkisi vermek üzere üst hakkı kurması mümkün olup, buna dair sözleşmenin en az otuz yıl süreli ve bağımsız nitelikli olması durumunda üst hakkı tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilecektir. Ancak üst hakkı tesisi için öncelikle Kanunun 827 nci maddesi uyarınca resmi senet düzenlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, sahibi bulunduğunuz arsa üzerine, üçüncü kişi lehine üst hakkı tesis ettirilmesi işleminin kiralama olarak kabulü gerekmekte olup bahse konu üst hakkı tesisi karşılığında tarafınıza yapılan ödemelerin gayrimenkul sermaye iradı olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 84098128-120.05.05[74-2016/7]-108276 29.12.2016
Konu : Götürü gider usulünde değişiklik hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 2014 ve 2015 takvim yıllarına ait elde ettiğiniz gayrimenkul sermaye iradına ait gelir vergisi beyannamelerinizi 2016 yılı mart ayında verdiğinizi; ancak vermiş olduğunuz gelir vergisi beyannamelerinizde kredi faizi giderlerini indirim konusu yapabileceğinizi bilmediğiniz için sehven götürü gider usulünü seçtiğinizi belirterek, ilgili yıllar için düzeltme beyannamesi verip veremeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde de, “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hâsılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
- Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (İktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hâsılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz.),
…
Gayrimenkul sermaye mahiyetindeki mal ve hakların kısmen kiraya verilmesi halinde, yukarıda yazılı giderlerden yalnız bu kısma isabet edenler hâsılattan indirilebilir.
Mükellefler (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde yukarıda yazılı giderlere karşılık olmak üzere hâsılatlarından % 25’ini götürü olarak indirebilirler.
Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan maddede yer alan “Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.” hükmünden, gayrimenkul sermaye iradı beyannamelerini götürü gider usulünü seçerek tahakkuk ettiren mükelleflerin, söz konusu dönemi takip eden yıl için verecekleri gayrimenkul sermaye iradı beyannamelerinde gerçek gider usulünü seçemeyeceklerinin anlaşılması gerekmektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, elde etmiş olduğunuz gayrimenkul sermaye iradına ilişkin gelir vergisi beyannamelerinizde, sehven götürü gider usulünü seçmenize karşın, beyanname verdiğiniz takvim yılı içerisinde olmak kaydıyla, düzeltme beyannamesi vermeniz halinde gerçek gider usulünden yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, 2014 ve 2015 takvim yıllarına ait gelir vergisi beyannamelerinizi, 2016 yılı mart ayında vermiş olmanız nedeniyle, 2016 takvim yılı sonuna kadar düzeltme beyannamesi vermek suretiyle gerçek gider usulünden yaralanmanız ve söz konusu konutun iktisabında kullanılan krediye ilişkin olarak ödenen faizlerin indirim konusu yapılması mümkündür.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Sayı : 62030549-120[74-2016/704]-255055 19.12.2016
Konu : Elde edilen kira gelirinden ödenen kiranın gider olarak indirilip indirilmeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, İstanbul ili Üsküdar ilçesinde ikamet ettiğiniz konutu 01/01/2016 tarihinden itibaren kiralayarak aylık 850,00 TL ödeme yaptığınız, aynı sitede bulunan şahsınıza ait meskeni ise 01/06/2016 tarihinde kiraya vererek aylık 1.100 TL tutarında kira geliri elde ettiğiniz belirtilerek, söz konusu kira gelirinizin 2016 yılı için belirlenen istisna tutarını aşması ve gerçek gider yöntemini seçmeniz halinde gayrimenkul sermaye iradı yönünden vereceğiniz kira geliri beyannamesinden kiraladığınız konut için 01/01/2016 tarihinden itibaren ödediğiniz kira bedelinin mi yoksa 01/06/2016 tarihinden sonra ödediğiniz kira bedelinin mi indirim konusu yapılacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:
1- Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
…”
hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hâsılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
10.Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (Kira indirimi gayri safi hâsılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88’inci maddenin 3’üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, “Mükellefler (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde yukarıda yazılı giderlere karşılık olmak üzere hâsılatlarından % 25’ini götürü olarak indirebilir. Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesine göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere, beyan edilecek kira gelirinizden, kira geliri elde etmeye başladığınız tarihten (01/06/2016) itibaren, ikamet ettiğiniz konut için ödenen kira tutarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmakta olup, bu tarihten önce ödenen tutarların indirilmesine imkan bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Sayı : 49327596-120.05[GVK.ÖZ.2016.19]-146711 30.11.2016
Konu : Mahkeme kararına istinaden ödenen işgal tazminatı (ecrimisil) ve faiz gelirinin beyanı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … parselde adınıza kayıtlı arazinin bir kısmının Belediye tarafından yol olarak kullanılmak üzere işgal edildiği, bu işgal ile ilgili olarak karşılığının ödenmesi için davacı olduğunuzu, mahkeme kararı ile tarafınıza 2015 yılında haksız işgal tazminatı (ecrimisil) adı altında icra müdürlüğü kanalıyla ödeme yapıldığını, bu ödemeyi 2015 takvim yılına ait gayrimenkul sermaye iradı beyanınıza dâhil ederek beyan ettiğinizi belirterek, bu gelirin beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 72 nci maddesinde ise, gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılatın 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 75 inci maddesinde, “Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır. Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı sayılır:
…
- Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dâhil.)” hükümlerine yer verilmiştir.
Mezkûr Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmiş, aynı fıkranın 5/a bendinde ise 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu oran 03.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere % 20 olarak belirlenmiştir) tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmış ancak, alacak faizi ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.
Adı geçen Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise, bir takvim yılı içinde elde edilen ve 2015 takvim yılı için 1.500- TL’yi; 2016 takvim yılı için ise 1.580-TL’yi aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, mahkeme kararına istinaden tarafınıza ödenen haksız işgal tazminatı (ecrimisil) dışındaki yasal faiz ödemelerinin, menkul sermaye iradı (alacak faizi) kabul edilerek, anılan Kanunun 85 inci maddesi ve 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendi hükmü uyarınca, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul sermaye iratları için belirlenen (2015 takvim yılı için 1.500-TL; 2016 takvim yılı için 1.580-TL) haddi aşması durumunda, tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca; özelge talep formu ekinde yer alan ve Yargıtay’ca da onanan Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli ve Esas No: … ; Karar No: … sayılı kararı uyarınca, davalı taraf olan Antalya … Belediyesi tarafından, tarafınıza haksız işgal tazminatı (ecrimisil) ödenmesine karar verildiği ve ödeme yapılırken herhangi bir tevkifat yapılmadığı anlaşılmış olup, söz konusu haksız işgal tazminatının, gayrimenkul sermaye iradı sayılarak, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[70-2016/377]-158154 07.10.2016
Konu : Kentsel dönüşüm projesi kapsamında kira yardımının beyan edilip edilmeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda kira geliri elde ettiğiniz ve sahibi bulunduğunuz gayrimenkulün Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yıkıldığı müteahhit firma tarafından tarafınıza kira yardımında bulunulduğu belirtilerek, söz konusu kira yardımının beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde, gelire giren kazanç ve irat unsurları sayılmış olup, bunlar ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olarak hüküm altına alınmıştır.
Mezkûr Kanunun 70 inci maddesinde de; aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında, müteahhit firma tarafından yıkılan gayrimenkulünüz için tarafınıza ödenen ve aylık kira yardımı olarak belirtilen bedel, kiralama işlemine dayanmamakta olup, yardım niteliğindeki bu ödemelerin, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesi kapsamında elde edilen gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu itibarla, anılan proje kapsamında yıkılan gayrimenkulünüz nedeniyle tarafınıza ödenen söz konusu tutarların, gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmesine gerek bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı
- 51421814-120[70-2013/100]-45 T. 08/04/2014
TORUNA BEDELSİZ TAHSİS EDİLEN KONUT ÜSTSOY VE ALTSOYA BEDELSİZ KONUT TAHSİSİ EMSAL KİRA BEDELİ
TORUNA BEDELSİZ TAHSİS EDİLEN MESKEN İÇİN EMSAL KİRA BEDELİ ÜZERİNDEN BEYANNAME VERİLİP VERİLMEYECEĞİ HK.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ” … Mah. … Cad. … Sitesi No:9 … adresindeki evinizde 2010, 2011 ve 2012 yıllarında kira ödemeksizin torununuzun kaldığı belirtilerek kira ödemeksizin torununuzun ikamet ettiği mesken için ilgili dönemlerde emsal kira bedeli üzerinden beyanname verilip verilmeyeceği hususunun bildirilmesi istenilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde; maddede yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 73 üncü maddesinde; “Kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin % 5’idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlenmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin % 10’udur.
Aşağıda yazılı hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz:
…
2- Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (Usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.);
…” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, usul (üstsoy) ve füru (altsoy) kapsamında bulunanların kullanımına bedelsiz olarak tahsis edilen konutlar bakımından emsal kira bedeli uygulaması söz konusu olmaması nedeniyle, füru (altsoy) kapsamında bulunan torununuza konut olarak kullanılmak üzere devredilen gayrimenkul bakımından da emsal kira bedeli esasının uygulanmaması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. KASTAMONU VALİLİĞİ, Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : 57062627-010.01-11 09/05/2016
Konu : Temlikname ile GMSİ mükellefiyet devri
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Kastamonu Vergi Dairesi Müdürlüğünde gayrimenkul sermaye iradı gelirinizden dolayı mükellef olduğunuzu, kira gelirinizi temlikname ile kızınıza devrederek mükellefiyetinizin sona erdirilmesi için bağlı olduğunuz Vergi Dairesi Müdürlüğüne başvurduğunuzu, tapu kaydının kendi adınıza kayıtlı olmasından dolayı talebinizin reddedildiğini, kiracılarınıza da kiralarınızı temlikname vermiş olduğunuz kızınızın banka hesabına yatırmaları konusunda talimat verdiğinizi belirterek gayrimenkul sermaye iradı yönünden kızınız adına mükellefiyet tesis edilmesi hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, maddede bentler halinde belirtilen mal ve hakların, sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Söz konusu hüküm uyarınca, gayrimenkul sermaye iradının mükellefi, kira gelirine konu mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri ile kiralanmış bir mal veya hakkın kiraya verilmesi durumunda kiracılardır.
Diğer taraftan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre, gayrimenkuller açısından “sahip olma”kavramı, mülkiyet hakkına sahip olmayı ifade etmekte olup, gayrimenkuller üzerindeki mülkiyet hakkı tapuya tescil ile doğmaktadır
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, tapuda adınıza kayıtlı olan gayrimenkulün kiraya verilmesinden elde edilen gayrimenkul sermaye iradının, tarafınızca verilecek Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmekte olup, kiralama işlemine konu gayrimenkulünüzden elde etmekte olduğunuz kira gelirinizi temlikname ile kızınıza devretmiş olmanızın, mükellefiyet durumunuza bir etkisi bulunmadığından, gayrimenkul sermaye iradı yönünden adınıza tesis edilen mükellefiyetin devam ettirilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[121-11/3]-244 20/02/2012
Konu : Tapuda kira şerhi bulunan gayrimenkul için yeni malikten kira kontratı aranıp aranmayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, satın almış olduğunuz gayrimenkulde …Bankasının kiracı olduğunu, önceki mülk sahibi ile 01.12.2010 – 01.12.2020 tarihlerini kapsayan kira sözleşmesi yapılarak tapuya şerh konduğunu, söz konusu bankanın yeni kira sözleşmesi yapma talebinizi kabul etmediğini, ihtarname çekerek kira alacağınızın ilgili hesabınıza yatırılmasını talep ettiğinizi belirterek gelir vergisi iadesi işlemlerinde kira kontratı yerine tapu senedi, ihtarname vs. belgelerinin geçerli olup olmayacağı hususunda özelge talep etmektesiniz.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergi Tevkifatının Mahsubu” başlıklı 121 inci maddesinde: “Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi’nden mahsubedilir.
Mahsubu yapılan miktar Gelir Vergisi’nden fazla olduğu takdirde aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunur.
Maliye Bakanlığı; iadeyi mahsuben veya nakden yaptırmaya, inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlamaya ve iade için aranılacak belgeleri belirlemeye yetkilidir.
Bu yetki; kazanç türlerine, iade şekillerine, geliri elde edenin veya ödemeyi yapanın hukuki statüsüne göre ayrı ayrı kullanılabileceği gibi belli hadler çerçevesinde de kullanılabilir.” hükmü yer almaktadır.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 252 seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Nakden İade” başlıklı 1.3.2 nci bölümünde; nakten iade talaplerinin dilekçe ile yapılması gerektiği ile iade edilmesi gereken tutar ve iade konusunu oluşturan gelir türlerine göre “Nakten iade” müessesesinin usul ve esasları ortaya konmuştur.
Anılan tebliğde; nakten iade edilecek tutarın 10.000 lirayı geçmemesi ve gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olması halinde, iade talebinin, yıl içinde yapılan gelir vergisi tevkifatlarına ilişkin tablo (Ek:1) ile birlikte gayrimenkul sermaye iradına ilişkin kira kontratının, ilgili kurumca onaylanan bir örneğinin dilekçeye eklenmesi koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirileceği,
Nakten yapılacak iade taleplerinin 10.000 lirayı aşması halinde, 10.000 lirayı aşan kısmın Vergi Usul Kanununa göre vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edileceği, 10.000 liraya kadar olan kısmın ise, dilekçe ekinde, yukarıda belirtilen belgelerin yer alması koşuluyla teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade edileceği, iade talebinin, teminat gösterilmesi halinde inceleme sonucu beklenmeksizin yerine getirileceği,
belirtilmiştir.
Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 299 uncu maddesinde “Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” denilmekte olup, “Kiralananın el değiştirmesi” başlıklı 310 uncu maddesinde “Sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur.“, 312 nci maddesinde “Taşınmaz kiralarında, sözleşmeyle kiracının kiracılık hakkının tapu siciline şerhi kararlaştırılabilir.” hükmü yer almaktadır.
Özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden, söz konusu gayrimenkulü 13.04.2011 tarihinde satın aldığınız, gayrimenkulün daha önceki sahibi ile … Bankası A.Ş. arasında düzenlenmiş 01.12.2010 – 01.12.2020 tarihlerini kapsayan 10.11.2010 tarihli kira sözleşmesinin bulunduğu ve kira süresinin tapu kütüğüne şerh edildiği, kira bedelinin yatırılacağı banka hesap numaranızın 28.04.2011 tarihli ihtarname ile adı geçen bankaya bildirildiği, bankanın 22.11.2011 tarihli yazısı ile Mayıs/2011 döneminden itibaren kira ödemelerine ilişkin gelir vergisi tevkifatlarının adınıza yapıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, tapu kütüğüne şerh edilmiş olan 10.11.2010 tarihli kira sözleşmesi ile kiralamaya konu edilen gayrimenkulü satın aldığınız tarihten itibaren söz konusu kira sözleşmesinin tarafı olduğunuzdan, kira sözleşmesinin süresi bitene kadar elde edeceğiniz kira gelirlerine ilişkin 10.000 liraya kadar olan nakit iade taleplerinizde yıl içinde yapılan gelir vergisi tevkifatlarına ilişkin tablonun ve söz konusu gayrimenkulün eski sahibi ile kiracı arasında düzenlenen 10.11.2010 tarihli kira sözleşmesinin noter veya ilgili kurumca onaylanmış örneğinin tapu senedi örneği ile birlikte ibraz edilmesi yeterli olup, ayrıca adınıza düzenlenmiş bir kira sözleşmesinin aranılmaması gerekir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 15-410 11/10/2010
Konu : Taşınmaz kiralanmasında vergi tevkifatı.
İlgide kayıtlı özelge talebinde, Federasyonunuza ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri üzerinden, bu gayrimenkulleri kiralayanlarca gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70’inci maddesinin birinci fıkrasında gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış, ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı mal ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı; üçüncü fıkrasında ise tüccarlara ait olsa dahi işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkullerle haklar hakkında gayrimenkul sermaye iradıyla ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası ile de kamu idare ve müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu madde de yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödeneler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun anılan maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendinde, vakıflar (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması esası getirilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Dernek veya vakıflara ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı (15.3.2.2.) bölümünde, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi uyarınca, vakıflara (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında, bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılması gerektiği; bu kesintinin yapılmasında, kendisine kira ödemesinde bulunulan derneğin, kamuya yaralı dernek yada vakfın Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış vakıf olmasının önem arz etmediği, başka bir deyişle, mazbut vakıflar hariç, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm dernek veya vakıflara ödenen kira bedelleri üzerinden bu kesintinin yapılması gerektiği; diğer taraftan, sendikalar, ticaret odaları, sanayi odaları, ticaret borsaları, esnaf odaları ve bunların birlikleri ile diğer mesleki kuruluşlara ait oda ve birlikler, siyasi partiler, emekli ve yardım sandıklarına yapılan kira ödemelerinden de vergi kesintisi yapılması gerektiği açıklanmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, Federasyonunuza ait gayrimenkullerin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara kiraya verilmesi halinde bunlar tarafından Federasyonunuza yapılan kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim. Vergi Dairesi Başkanı a. Grup Müdürü
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-94-41-681 03/11/2010
Konu : Konut olarak kiralanan bir yerin tekrar işyeri olarak kiraya verilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunun ve eklerinin incelenmesinden, mülk sahibinden konut olarak kiralanan gayrimenkulün 2 odasını kiracısından, avukatlık faaliyetinizde kullanmak üzere arkadaşınızla birlikte kiraladığınız, kiraladığınız odalar karşılığında yapacağınız kira ödemeleri üzerinden kimin adına tevkifat yapılacağı hususunda tereddüde düşüldüğü anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmiş olup; aynı fıkranın 5/a bendinde ise 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu oran 03.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere %20 olarak belirlenmiştir) tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, daha önce mal sahibinden konut olarak kiraladığı gayrimenkulün bir kısmını tarafınıza avukatlık bürosu olarak kiraya veren kişinin elde ettiği gelirin gayrimenkul sermaye iradı olması nedeniyle bu kişiye yapacağınız kira ödemeleri üzerinden %20 gelir vergisi tevkifatı yapmanız gerekmektedir.
Ayrıca kira ödemesinde bulunduğunuz kişinin söz konusu gelir nedeniyle gayrimenkul sermaye iradı mükellefi olacağı ve söz konusu gelirin beyanında da Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin 1/c bendi hükmünün dikkate alınacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Vergi Dairesi Başkanı a. Grup Müdürü V.
SİVAS VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : B.07.4.DEF.0.58.10.00-2010-1-46-3 08/06/2011
Konu : İŞYERİ KİRASINDA TEVKİFAT
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; işyeri kira ödemesinden dolayı yapılacak olan gelir vergisi tevkifatının kira sözleşmesinde belirtilen ödeme dönemleri itibariyle mi yoksa banka aracılığı ile ödemenin yapıldığı tarih itibariyle mi yapılacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, aynı fıkrada bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı fıkranın (5/a) bendinde 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan Kanunun “Vergi Tevkifatında Uyulacak Esaslar” başlıklı 96 ncı maddesinde, “Vergi tevkifatı, 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.” hükmüne yer verilmiştir. Bu çerçevede, kira bedelinin nakden veya hesaben ödendiği aşamada gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Kira sözleşmesinde belirtilen ödeme dönemlerinin gelir vergisi tevkifatının yapılacağı zamanı belirlemede bir önemi bulunmamaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, banka vasıtasıyla veya nakden yapılan işyeri kira ödemesi üzerinden gelir vergisi tevkifatının yapılacağı zamanı belirlemede; nakden veya hesaben ödeme zamanının belirlenmesi önem arzetmekte olup, banka aracılığıyla veya nakden yapılan işyeri kira ödemesinin yapılmasından sonra veya yapılması sırasında işyeri kira ödemesinin defter ve kayıtlara yansıtıldığı durumlarda; tevkifatın kiranın banka vasıtasıyla veya nakden ödenmesi aşamasında yapılması gerekmektedir. Hesaben ödemenin bir başka ifadeyle vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemlerin kiranın banka vasıtasıyla veya nakden ödenmesinden önce olduğu durumlarda; tevkifatın kiranın hesaben ödenmesi aşamasında yapılması gerekmektedir.
Öte yandan yapılan tevkifatın izleyen ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmesi gerekeceği tabidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-1377 22/08/2011
Konu : Mülkiyeti eşe ait gayrimenkulün hem ikametgâh hem de iş yeri olarak kullanılması durumunda emsal kira bedeli üzerinden tevkifat yapılıp yapılamayacağı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; komisyon karşılığı bir firmanın ürünlerini pazarlama işini yapmak üzere 01/04/2011 tarihinde … Vergi Dairesi Müdürlüğünde … vergi kimlik numarası ile … olarak mükellefiyet kaydınızın açıldığı, yapacağınız işin tamamıyla ürün pazarlaması yapmak ve firma adına bağlantı kurmaktan ibaret olduğu, elinizde mal stokunun olmayacağı, malların tesliminin ise adına çalıştığınız firma tarafından gerçekleştirileceği, seyyar olarak yapacağınız iş için iş yeri kiralamayıp kayıtlarda irtibat adresi olarak ikametgâh adresinizi gösterdiğiniz belirtilerek, mülkiyeti eşinize ait olan konutun hem iş yeri hem de ikametgâh olarak kullanılması durumunda emsal kira bedeli üzerinden tevkifat yapılıp yapılamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu fıkranın bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup anılan fıkranın 5/(a) bendinde, 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı BKK ile) % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un “Emsal Kira Bedeli Esası” başlıklı 73’üncü maddesinin birinci fıkrasında, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı, bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin, bu mal ve hakların kirası sayılacağı, bina ve arazide emsal kira bedelinin, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen vergi değerinin % 5’i olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır.
Yine aynı Kanun’un 86’ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı (278 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2011 yılı için 1.170 TL) aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilesi halinde bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “İşyeri” başlıklı 156’ncı maddesinde, “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai zirai veya mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” hükmüne yer verilmiş olup burada sayılan yerlerle sınırlı olmayıp önemli olan ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılmasına veya yürütülmesine elverişli olan yerlerin de iş yeri olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, 31/01/1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 128 seri no.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin X-a-4 numaralı bölümünde; aynı zamanda hem iş yeri hem ikametgâh olarak kiralanan gayrimenkuller vergi mevzuatımız açısından iş yeri olarak kabul edildiğinden bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, mülkiyeti eşinize ait olan ve iş yeri olarak kullanılacak konut için nakden veya hesaben (vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemler, hesaplarda iş yeri kirası karşılığı olarak gider gösterilmesi gibi) kira ödemesi söz konusu olduğu takdirde, ödenen kira bedeli üzerinden tevkifat yapılarak vergi dairesine yatırılması gerekmekte olupeşiniz tarafından elde edilen gelirin Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesinin birinci bendinin (c) alt bendi gereğince ilgili bulunduğu yıl için belirlenen (2011 yılı için 23.000 TL) tutarı aşması halinde beyan edileceği, aşmaması halinde ise beyan edilmeyeceği tabiidir.
Mülkiyeti eşinize ait olan ve iş yeri olarak kullanımınıza bırakılan konut için gayrimenkul sahibi eşinize nakden veya hesaben bir kira ödemesinde bulunulmaması diğer bir ifadeyle iş yeri kirası olarak hesaplarda gider gösterilmemesi durumunda ise tevkifat yapılmayacak olup bedelsiz olarak kullanılan söz konusu gayrimenkul nedeni ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 73’üncü maddesi hükmüne göre emsal kira bedeli hesaplanması ve tevkifata ve istisnaya konu olmayan kira bedelinin yıllar itibarıyla belirlenen (2011 yılı için 1.170 TL) tutarı aşması halinde gayrimenkul sahibi eşiniz tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir
Ancak, mülkiyeti eşinize ait olan gayrimenkulün seyyar olarak yapacağınız faaliyetlerin icrasına tahsis edilmeksizin veya bu faaliyetlerde kullanılmaksızın sadece kayıtlarda iş yeri adresi olarak gösterilmiş olması halinde, söz konusu gayrimenkul iş yeri olarak kabul edilmeyeceğinden tevkifat yapılması ve emsal kira bedeli esası uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[70-2012/169]-2780 13/09/2012
Konu : Hisseli gayrimenkulün kiraya verilmesi halinde, kira tutarlarının hissedarlardan birinin hesabına yatırılması halinde GMSİ beyanının nasıl verileceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kira geliri elde ettiğiniz gayrimenkulün tapuda 3 kardeş adına kayıtlı olduğu, ancak kira ödemelerinin sizin adınıza açılmış banka hesabına yatırıldığını belirterek, elde edilen kira gelirlerinin sadece tarafınızca mı yoksa 3 kardeş tarafından mı beyan edileceği ile gerçek gider yöntemini seçmeniz ve kira kontratının eşiniz adına düzenlenmesi halinde oturduğunuz evin kira bedelinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda, bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş, 74 üncü maddesinde ise safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayri safi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayri safi hasılattan bentler halinde sayılan giderlerin indirilebileceği, maddenin (10) numaralı bendinde de, sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedelini (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin (1) ila (9) ve (11) numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz) gayri safi hasılattan indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 21 inci maddesinde ise, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın (2012 yılı için uygulanacak tutar) 3.000.-TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı, ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanların bu istisnadan faydalanamayacakları hükmüne yer verilmiştir.
29.07.2008 tarih ve 26951 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 268 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği 01.11.2008 tarihinden itibaren iş yeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak tahsilât ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirmiştir.
Buna göre, konutlarda her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, iş yerlerinde ise aylık kira bedelleri tutarına bakılmaksızın iş yerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 01.11.2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunludur.
Ortaklık halinde sahip olunan konutlarda, bir hissedara düşen miktar 500 TL’nin altında kalsa bile, kiraya verilen konutun kira bedeli 500 TL ve üzerinde ise, iş yerlerinde miktarına bakılmaksızın kira bedeli banka ya da PTT aracılığıyla mümkünse hissedarların ortak hesabına, mümkün olmaması halinde hissedarlardan birinin hesabına yatırılması ve banka dekontunun açıklama bölümüne diğer hissedarların adlarının yazılması yeterli olacaktır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, hissedarların elde etmiş olduğu toplam hasılatın hissedarlara hisseleri oranında paylaştırılması ve binaların mesken olarak kiraya verilmesinden elde edilen hasılata uygulanan istisna tutarının hissedarların hisselerine isabet eden hasılat için ayrı ayrı yani her bir hissedar için uygulanması gerekmektedir. Ayrıca her bir hissedara isabet eden hasılatın, elde edildiği yıla ilişkin istisna haddini aşması halinde beyan edilmesi gerekmekte olup, ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanların istisnadan faydalanamayacakları tabiidir.
Diğer taraftan, gerçek gider yönteminin tercih edilmesi durumunda istisnaya isabet eden kısım hariç, elde edilen kira gelirinden, kirayla oturulan konuta ait kira bedelinin, anılan Kanunun 74 üncü maddesinde sayılan giderlerden konut için yapılan diğer giderler düşüldükten sonra, kalan bir tutar bulunması halinde bu tutar üzerinden indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Eşle birlikte oturulan konut için ödenen kira bedelinin ise, evlilik birliğinde müşterek bir gider olması nedeniyle, eşlerden birinin konut kira geliri dolayısıyla vereceği beyannamede indirim konusu yapılabileceği tabiidir. Ancak, ikamet ettiğiniz konut için ödediğiniz kira tutarının indirilemeyen kısımlarının, Gelir Vergisi Kanununun 88 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılarak zarar beyan edilemeyeceği ve sonraki yıllarda indirim konusu yapılmayacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Sayı : 39044742-KDV.9-985 04/07/2013
Konu : Apartman dış cephesinin kiraya verilmesi işleminin vergi kanunları karşısındaki durumu.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, oturmakta olduğunuz binanın dış cephesine reklam alınacağı ve elde edilen gelirlerin apartmanın genel giderlerinde kullanılacağı belirtilerek, elde edilen reklam gelirinin vergi kanunları karşısındaki durumu ve genel giderlerden mahsup edilip edilemeyeceği hususlarında görüş talep edilmektedir.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, bu maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesi sonucu elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanmış olup, söz konusu madde hükmüne göre, kat maliklerinin ortak olarak sahip olduğu kullanım alanlarının site yönetimi tarafından kiraya verilmesi nedeniyle elde edilen gayrimenkul sermaye iradının mükellefleri, kat malikleri olacaktır.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin birinci fıkrasının (5/a) alt bendinde ise; 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben (2006/11449 sayılı B.K.K ile % 20 Yürürlük; 01.01.2007) tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı Kanunun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86 ncı maddesinin birinci bendinin (c) alt bendinde; vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2012 yılı için 25.000-TL) aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği hükmü düzenlenmiş olup; anılan bendin (d) alt bendinde de, bir takvim yılında elde edilen ve toplam tutarı (2012 yılı için 1.290-TL) aşmayan, tevkifat ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için beyanname verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 4 üncü maddesinde; “Ortak yerlerin konusu sözleşme ile belirtilebilir. Aşağıda yazılı yerler ve şeyler bu kanun gereğince her halde ortak yer sayılır.
a)Temeller ve ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, tavan ve tabanlar, avlular, genel giriş kapıları, antreler, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar ve buralardaki genel tuvalet ve lavabolar, kapıcı daire veya odaları, genel çamaşırlık ve çamaşır kurutma yerleri, genel kömürlük ve ortak garajlar, elektrik, su ve havagazı saatlerinin korunmasına mahsus olup bağımsız bölüm dışında bulunan yuvalar ve kapalı kısımlar, kalorifer daireleri, kuyu ve sarnıçlar, yapının genel su depoları, sığınaklar,
… ” hükmüne yer verilmiş olup aynı Kanunun 16 ncı maddesinde de kat maliklerinin, ana gayrimenkulun bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olacağı hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca, Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde apartman yönetimleri tarafından kiraya verilen ortak kullanıma mahsus yerlerin mülkiyet hakkı hisseleri oranında kat maliklerine ait olduğundan söz konusu bölümlerin malikler tarafından bireysel olarak veya yönetim tarafından kendiliğinden kiraya verilmesi mümkün değildir. Bu bölümlerin kiralanabilmesi ancak kat malikleri kurulunun oy birliği ile alacakları karar sonucu olabileceğinden, yönetim sadece kat malikleri adına kiralama işlevini vekil sıfatı ile yerine getirmiş olmaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, Kat Mülkiyeti Kanunu göz önünde bulundurulduğunda genel kurulda oy birliği ile alınan karar gereğince apartman yöneticileri tarafından apartman duvarın reklam maksadıyla kiralanması sonucu elde edilen kira geliri vergi kanunları açısından yönetimin değil apartman veya sitede mülkiyet sahibi bulunanların gayrimenkul sermaye iradı geliri olarak kabul edilir. Vergi kanunları açısından muhatap herhangi bir vergi mükellefiyeti bulunmayan apartman yönetimi değil kat malikleri olacaktır.
Öte yandan, apartman veya sitenin ortak alanlarının kiraya verilmesi sonucu elde edilen kira geliri o yılda elde edilmiş gayrimenkul sermaye iradı olduğundan, 94 üncü maddede sayılan kişi yada kuruluşlara kiraya verilmesi durumunda yapılan ödemeler üzerinden anılan maddenin birinci fıkrasının (5/a) alt bendi gereğince gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.
Buna göre ortak mülkiyet olan gayrimenkullerin, hak sahiplerinin şahsi mülkü olması halinde;
- a) 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkifat yapma mecburiyetinde olmayanlara kiraya verilmesi (Örneğin, basit usulde vergiye tabi olanlara kiraya verilmesi) söz konusu ise, hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, adı geçen Kanunun 86 ncı maddesinin birinci bendinin (d) alt bendinde yer alan tutarı (2012 yılı için 1.290.-TL) aşması halinde beyana dâhil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecek,
- b) Söz konusu gayrimenkullerin, anılan Kanun’un 94 üncü maddesine göre tevkifat yapma mecburiyetinde olanlara kiraya verilmesi söz konusu ise, hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, yine aynı Kanun’un 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( 2012 yılı için 25.000.-TL) aşması halinde beyana dâhil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecektir.
Diğer taraftan, hak sahiplerinin ortak mülkiyeti olan bu gayrimenkullerin ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi olan işletmelerin aktifinde kayıtlı olması halinde, bu gayrimenkuller, anılan Kanun’un 94’üncü maddesinde sayılanlar tarafından kiralanmış olsa bile, ödenen kira bedellerinden ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi işletmelere isabet eden kısım üzerinden herhangi bir gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak olup, hak sahiplerinin elde ettikleri kira gelirlerinin ticari, zirai veya kurum kazancının tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanıp, beyan edileceği tabidir.
Ayrıca, elde edilen kira gelirlerinin apartman veya site yönetimleri tarafından tahsil edilip ortak giderlerin karşılanmasında kullanılması bu gelirlerin yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda vergilendirilmesine engel değildir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun (1/1) inci maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler; (1/3-f) maddesine göre Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri KDV ye tabi bulunmaktadır.
KDV Kanununun 9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işleme taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükme bağlanmıştır.
Söz konusu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “Reklam Verme İşlemleri” başlıklı (2.4) bölümünde; “KDV mükellefi olan gerçek veya tüzel kişilerin (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir), KDV mükellefiyeti olmayan şahıslara veya kuruluşlara ait bina, arsa, arazi gibi yerlerde duvarlara yazılmak, pano olarak yerleştirilmek vb. şekillerde reklâm vermekte olduğu; söz konusu bu işlemler ile ilgili KDV nin reklâm hizmeti verenlerin KDV mükellefi olmaması halinde, reklâm hizmeti alanlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edileceği belirtilmektedir.
Ayrıca, bu bölüm kapsamındaki reklam hizmetini alanların Gelir Vergisi Kanununa göre basit usulde vergilendirilenler (istisnadan vazgeçerek KDV mükellefi olmasalar dahi), banka ve sigorta şirketleri gibi faaliyetleri KDV den istisna olan işletmeler, sadece KDV ye tabi işlemlerinin bulunduğu dönemlerde KDV mükellefiyeti tesis ettirerek beyanname vermeleri uygun görülenler, 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar olması hallerinde, reklam hizmetine ait KDV nin, hizmeti alanlar tarafından bu bölüm kapsamında tevkifata tabi tutulacağı; tevkifata tabi tutulan KDV nin beyan ve ödenmesi konusunda, Tebliğin (1.2) bölümündeki açıklamaların dikkate alınacağı açıklamalarına da yer verilmiştir.
Söz konusu Tebliğin (2.4.2) bölümünde, 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşların Tebliğin bu bölümü kapsamında reklâm hizmeti vermeleri halinde, reklâm hizmeti alanın KDV mükellefi olup olmadığına bakılmaksızın, tevkifat uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Buna göre, apartman dış cephesinin reklam ve tanıtım amaçlı kiraya verilmesi işlemi KDV Kanununun (1/3-f) maddesi gereğince genel oranda (%18) KDV ye tabi olacaktır. Ayrıca, apartman dış cephesini reklam nedeniyle kiraya verenlerin KDV mükellefiyetinin bulunmaması ve reklam hizmetini alan gerçek veya tüzel kişilerin KDV mükellefi olması durumunda söz konusu işleme ait KDV nin reklam hizmeti alanlar (reklam veren) tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı : 62030549-120[74-2015/323]-13067 17.02.2016
Konu : Banka kredisi ile alınan gayrimenkulün beyanında indirilecek giderler.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; 330.000,00 TL bedel ile 7 yıl vadeli konut kredisi kullanarak sahibi olduğunuz dubleks gayrimenkulünüzün, üst katını aylık 1.200,00 TL olmak üzere yıllık 14.400,00 TL tutarı ile 01.04.2015 tarihinde kiraya verdiğiniz, alt katta kendiniz ve eşinizin oturmaya devam edeceğiniz, abonelik bedellerinin eşiniz adına belgelendirildiği, ayrıca sözü edilen gayrimenkul için belgelendirilmek suretiyle bir kısım tadilat yaptığınız, 2015 yılında kendinizin ve aynı zamanda eşinizin 90.000,00 TL brüt, 60.000,00 TL net ücret geliri elde edeceğiniz hususları belirtilerek;
-kira geliri için gerçek gider usulü ile düzenlemek istediğiniz beyannamede gayrimenkulün iktisap bedeli olan 330.000,00 TL’nin %5’inin,
-gayrimenkul için kullandığınız konut kredisi nedeniyle 2015 yılında ödeyeceğiniz taksit tutarları içerisindeki faiz tutarının tamamının,
-eşiniz adına yapılan abonelik giderlerinin,
-gerek fatura ile gerekse de tadilat fişleri ile belgelendirilen tadilat giderlerinin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ile
-ücret gelirlerinin nasıl vergilendirileceği hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konuya ilişkin Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu; 71 inci maddesinde ise gayrimenkul sermaye iradında safi iradın, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet fark olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 21 inci maddesinde, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 1.500.000.000 lirasının (287 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2015 yılı için 3.600 TL) gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı; ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanların bu istisnadan faydalanamayacakları hükme bağlanmıştır.
Öte yandan aynı Kanunun 74 üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
1-Kiraya veren tarafından ödenen aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri;
…
4-Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (İktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hâsılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz)
…
6-Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesinin 3 üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir);
7- Kiraya verenin yaptığı onarım giderleri (Emlakın iktisadi değerini artıracak surette tevsii, tadili veya bunlara ilaveler yapılması için ihtiyar olunan giderler onarım gideri sayılmaz)
… ” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 74 üncü maddesinin 4 numaralı bendi hükmünden de anlaşılacağı üzere, istisnaya isabet eden kısmı hariç olmak üzere kira geliri elde edilen gayrimenkulün iktisabı için kullanılan kredi dolayısıyla ilgili yılda ödenen faizlerin tamamının, ilgili yılda elde edilen kira geliri için verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, yine istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet eden kısmı hariç olmak üzere, konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’ine ilişkin indirilebilecek tutarı, yalnızca bu konuttan elde edilen gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
Öte yandan, kiralanan gayrimenkullerin onarımı için yapılan giderler gayrisafi hâsılattan indirilebilmektedir. Onarımdan amaç; eskiyen, kırılan, dökülen, yıkılan kısımların tamir veya yeniden yaptırılmasıdır. Onarım giderinin hâsılattan indirilebilmesi için kiraya veren tarafından yapılmış olması gerekir. Ancak bu tür giderlerin gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı önem ve genişlikte olmaması gerekmektedir. Ayrıca söz konusu madde hükmünde; emlakin iktisadi değerini artıracak surette genişletilmesi, değiştirilmesi veya bunlara ilaveler yapılması için yapılan giderlerin onarım gideri sayılmayacağı belirtilmiştir. Onarım gideri olarak kabul edilmeyen bu türden giderlerin hâsılattan doğrudan indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 262 nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade edeceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, safi iradın tespitinde kiraya veren tarafından gayrimenkulün iktisadi değerini arttıracak nev’iden yapılan harcamaların Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 7 nci bendine göre normal onarım gideri olarak dikkate alınması mümkün olmayıp, bu nitelikteki harcamaların gayrimenkulün maliyetine ilave edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin (b) alt bendinde, tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil) ve 1 numaralı bendinin (c) alt bendinde de, vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) alt bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, 2015 yılında elde edeceğiniz ücret gelirleri ile gayrimenkul sermaye iradınızın gayrisafi tutarları toplamı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı (2015 yılı gelirleri için 106.000 TL) aşmadığından gayrimenkul sermaye iradı geliriniz dolayısıyla Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, konut olarak kiraya verdiğiniz gayrimenkulden elde edeceğiniz kira gelirlerinin ilgili yıla ilişkin istisna tutarı tutarını (2015 yılı gelirleri için 3.600 TL) aşması nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi, tek işverenden alınan ve tevkif suretiyle vergilendirilen ücret gelirinizin ise Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin (b) alt bendi hükmü gereğince vereceğiniz yıllık gelir vergisi beyannamesine dahil edilmemesi gerekmektedir.
Öte yandan, gayrimenkul sermaye iradınızın beyanında gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, sahibi olduğunuz dubleks konutun kiraya verilen bölümüne isabet eden giderlerin tespitinde öncelikle, konutun iktisabında kullanılan krediye ilişkin ödediğiniz faiz tutarlarının, konut için yapılan ve Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin (7) ve (8) numaralı bentleri kapsamında konutun ekonomik değerini artıracak mahiyette olmayan normal onarım, bakım ve idame olarak dikkate alınacak giderler (tadilat giderleri) ile ekonomik kıymetini artıracak mahiyette olup doğrudan gider yazılması mümkün olmayan onarım giderlerinin konutun maliyetine ilave edilmesinden sonra anılan Kanunun aynı maddesinin (6) numaralı bendi hükmü uyarınca ayrılacak amortisman giderlerinin toplanması ve söz konusu konutun kiraya verilen bölümüne isabet eden indirilebilecek gerçek gider tutarının hesaplanması ve bulunacak tutarın istisna sonrası gayrimenkul sermaye iradından indirim konusu yapılması;
Bahse konu edilen giderlerin indiriminden sonra kalan tutar olması halinde, iktisap edilen gayrimenkule ilişkin iktisap bedelinin, kiraya verilen kısmına isabet eden tutarının %5’inin beş yıl süresince gerçek gider tutarı olarak gayrimenkul sermaye iradınızdan indirim konusu yapılması gerekmektedir.
Bununla birlikte, indirim konusu yapabilecek iktisap bedelinin % 5’i oranındaki tutarın indirilemeyen kısmı gider fazlalığı sayılamayacağından söz konusu indirimden dolayı zarar doğması halinde bu zararı gelecek yıllarda elde edeceğiniz kira gelirlerinden indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinde safi tutarın tespitinde gider olarak dikkate alınacak harcamalar sayılmış, söz konusu madde de abonelik giderleri ile ilgili bir hükme yer verilmediğinden, eşiniz adına yapılan abonelik giderlerinin kira gelirinizden gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü
TARİH: 25.12.1998
SAYI : B.07.0.GEL.0.43/4301-149/49947
KONU : Mükellefin elde ettiği kira gelirinin beyanı sırasında,
çocukları için ödemiş olduğu kiraların indirim konusu yapılıp
yapılmayacağı hk.
……………….
İLGİ : 27.10.1998 tarihli dilekçeniz.
İlgi dilekçenizin incelenmesinden; …..ilinde bulunan iki adet meskenden kira geliri elde ettiğinizi, ….. ve …..’ta kiralamış olduğunuz ve çocuklarınızın oturdukları konutların kiralarının tarafınızdan ödendiğini, yılın bir bölümünü …..’d’ ikamet ettiğiniz kendi evinizde, geri kalan bölümünü ise çocuklarınızın yanında geçirdiğinizi belirterek, elde ettiğiniz kira gelirinin beyanı sırasında ödemiş olduğunuz söz konusu kiraların indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda tereddüte düştüğünüz anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunla değişen 21 inci maddesinde “Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 240.000.000 lirası gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz. Ticari, zırai veya mesleki kazancını yıllı beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar” denilmiş, aynı Kanunun 72 nci maddesinde de, gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılatın, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 74 üncü maddesinde, gerçek gider usulüne göre safi iradın bulunması için gayrisafi hasılattan indirilecek giderler sayılmış, maddenin 10 uncu bendinde; sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedelini kira hasılatından indirebilecekleri belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre, elde ettiğiniz kira gelirlerinin yukarıda belirtilen istisna tutarını aşması halinde, aşan kısmı gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan etmeniz gerekmektedir. Buna göre, gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, beyan edeceğiniz kira gelirinizden ancak ikamet ettiğiniz konut için ödediğiniz kirayı indirmeniz mümkün bulunmaktadır. İkametgahınızın bulunduğu konutun sahibi iseniz, bir başka ifade ile oturduğunuz konutta kiracı değilseniz, kira gelirinizin beyanı sırasında herhangi bir kira indirimi yapmanız mümkün değildir.
Ayrıca, safi iratlarını gerçek gider usulüyle tespit eden gayrimenkul sermaye iradı sahiplerinin gerçek giderlerine ilişkin belgelerini, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ekinde ibraz etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak, gerçek giderlerine ilişkin belgelerin Vergi Usul Kanununun ilgili maddeleri uyarınca istenildiğinde ibraz edilmek üzere 5 yıl süreyle saklanması zorunludur.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Bakan a.
Daire Başkanı
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-70-21-402 13/06/2011
Konu : Sahip olunan gayrimenkulün korunması amacıyla bedelsiz olarak başkasının ikametine bırakılması
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, sahibi bulunduğunuz …. adresinde bulunan dairenin kiracısının 02.08.2009 tarihinde evden çıktığını, kirayı tahsil etmenin zorluğu ve kiracının daireyi bakımlı kullanmaması gibi nedenlerden dolayı artık kiraya vermek istemediğinizi, dairenizi korumak amacıyla yeğeninizin bedelsiz oturmasına müsaade ettiğinizi belirterek koruma amacıyla bedelsiz olarak yeğeninizin oturmasına müsaade ettiğiniz için söz konusu daire için gelir vergisi beyannamesi verip, vermeyeceğiniz hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde; maddede yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 73 üncü maddesinde: “Kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin % 5’idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlenmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin % 10’udur.
Aşağıda yazılı hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz:
1- Boş kalan gayrimenkullerin muhafazaları maksadıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması;
…” hükmü yer almaktadır.
Maddede yer alan “gayrimenkullerin muhafazaları maksadıyla” ifadesinden; sahibi tarafından yılın belli dönemlerinde kullanılan veya uzun bir süre kullanılamayacak olan yerlerin korunması amacıyla bekçi, hizmetli, görevli gibi kişilerin bedelsiz olarak ikametine bırakılması şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, …. adresinde bulunan gayrimenkulünüzün, maddede öngörülen şekilde korunmaya ihtiyacı olmadığından, söz konusu dairenin bedelsiz olarak yeğeninizin ikametine bırakılması halinde, Gelir Vergisi Kanununun 73 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında emsal kira bedeli hesaplanması ve bu bedelin, genel hükümler çerçevesinde beyana konu edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 93767041-120[121-2014/9]-62 19/06/2015
Konu : GMSİ tevkifat iadesinde cari yıl kira kontratı aranılmayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinde, gayrimenkul sermaye iradından dolayı mükellef olduğunuz, kesinti yoluyla ödenen vergilerin iadesini talep ederken vergi dairesince kira sözleşmesi istendiği, ancak 2008 yılında satın aldığınız gayrimenkulün 1993 yılından itibaren .. A.Ş. (… Gazetesi) tarafından kullanıldığı ve halen kiracı olan şirketin kira ödemelerini gerçekleştirmesi nedeniyle ayrıca bir kira sözleşmesinin düzenlenmediği ifade edilmiş olup, açıklanan nedenle sözleşme yerine işyeri için kiracı tarafından imzalanmış kira dökümü ve tevkifatları içeren belgenin ibraz edilmesi halinde nakden iade için kira sözleşmesinin düzenlemesinin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımızdan bilgi istenildiği anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 121 inci maddesinde, yıllık beyannamede gösterilen gelire dâhil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın, hesaplanan gelir vergisinden fazla olması durumunda aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunacağı, Maliye Bakanlığının iadeyi mahsuben veya nakden yaptırmaya, inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlamaya ve iade için aranılacak belgeleri belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden mahsubu ve kalan kısmın iadesi, geçici verginin mahsup ve iadesi ile bu vergilere ait vergi hatalarından kaynaklanan iade işlemlerine ilişkin düzenleme ve açıklamaların yer aldığı 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “1.3.2.Nakden İade” başlıklı bölümünde, nakden iade taleplerinin dilekçe ile yapılmasının şart olduğu, tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 10 bin lirayı geçmemesi halinde iade talebinin, yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin tablo (Ek:1) ile birlikte; ücret ve gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olması halinde ücretlere ilişkin olarak işveren tarafından verilen ve kesintinin yapıldığını gösteren yazının, gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olarak kira sözleşmesinin, ilgili kurumca onaylanan bir örneğinin dilekçeye eklenmesi koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirileceği açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan, söz konusu Tebliğ uyarınca dilekçe ekinde ibraz edilmesi gereken kira sözleşmesinin, ilgili iadenin yapılacağı döneme ilişkin olarak yürürlükte bulunan kira sözleşmesi olması gerekmekte olup anılan sözleşmenin cari yıla ilişkin olma şartı bulunmamaktadır.
Ayrıca, tevkif yoluyla kesilen vergilerin nakden iadesinin yapılabilmesi için dilekçeye eklenmesi gerekli olan kira sözleşmesinin onaylanmasındaki “ilgili kurum” dan kastın, sadece noter olarak değerlendirilmemesi, bu sözleşmenin diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca da (vergi dairesi vs.) onaylanabileceğinin anlaşılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, tevkif suretiyle ödenen vergilerin mahsup ve iadesinde aranılan belgeler hakkında düzenleme ve açıklamaların yer aldığı 05.01.2012 tarih ve 79 Sıra No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin “Yasal Düzenleme” başlıklı 2 no.lu bölümünde;
“…
Öte yandan, Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükelleflerine muhtasar beyannamelerini elektronik ortamda verme zorunluluğu getirilmiştir. Elektronik ortamda verilen muhtasar beyannamede yer alan “Ücret ve Ücret Sayılan Ödemeler ile Menkul Sermaye İratları Dışında Kalan Ödemelere Ait Bildirim” ile gayrimenkul sermaye iradı, serbest meslek kazancı, ticari kazanç ve zirai kazançlara ilişkin olarak yapılan tevkifatlarda, tevkifat yapılan kişinin adı soyadı, vergi kimlik numarası (T.C.kimlik numarası) ödemenin gayri safi tutarı ve yapılan tevkifatın miktarına ilişkin bilgiler bulunmakta ve bu bilgiler ile vergilerin ödenip ödenmediği hususu vergi daireleri tarafından E-VDO merkezi sorgulamalar ekranında e-beyanname bölümünden sorgulanabilmektedir.
Bu nedenle, mükelleflerin iade işlemleri için harcadığı zamanı, ödemenin gecikmesi sebebiyle katlandıkları maliyeti ve vergi daireleri üzerindeki iş yükünü azaltmak amacıyla 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca tevkif yoluyla ödenmiş vergilerin nakden iadesinde istenilen bilgilerin, E-VDO merkezi sorgulama ekranından tespit edilebilmesi durumunda, bu bilgilere ilişkin belgeler mükelleflerden ayrıca kâğıt ortamında aranılmayacak olup, dilekçe ile yıl içinde yapılan tevkifatlara ait tablo yeterli olacaktır.
Ancak, nakden iadeye ilişkin bilgilerin E-VDO merkezi sorgulama sisteminden tespit edilememesi durumunda ise 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen belgelerin dilekçe ekinde istenilmesine devam edilecektir.
…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu itibarla, elde etmiş olduğunuz gayrimenkul sermaye iradı yönünden, söz konusu kiracı şirket tarafından yapılan kira ödemeleri üzerinden adınıza uygulanan tevkifatların, anılan Sirkülerde de belirtildiği üzere, E-VDO merkezi sorgulama sisteminden tespit edilebilmesi durumunda, nakden iade talebinizin karşılanabilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, 2008 yılında satın aldığınız ve içindeki mevcut kiracısıyla, herhangi bir kira sözleşmesi düzenlememek suretiyle kiralamaya konu ettiğiniz gayrimenkul yönünden, müteakip vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, muhtemel ortaya çıkabilecek mahsup/iade taleplerinin karşılanmasında sorunlar yaşanmaması adına, tarafınız ile söz konusu şirket arasında kira sözleşmesi düzenlenmesinde yarar bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-70-8-407 13/06/2011
Konu : Gayrimenkul sermaye iradında gayrisafi hasılattan indirilecek giderler
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, 2009 yılında 174.100 TL bedelle bir konut satın aldığınız ve 2009 takvim yılında 2.400 TL kira geliri elde ettiğiniz söz konusu konuta ilişkin olarak iktisap bedelinin % 5 tutarı olan 8.705 TL ve konut kredisi faizinin 2009 dönemine isabet eden tutarı olan 8.081 TL olmak üzere toplam 16.786 TL giderinizin olduğu, 3.600 TL kira geliri elde ettiğiniz ikinci konutunuza ilişkin olarak herhangi bir giderinizin olmadığı, dolayısıyla 2009 takvim yılına ait yıllık gelir vergisi beyannamenizde indirim konusu yapacağınız gider miktarının ne olacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın (2009 takvim yılı için) 2.600 TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu; 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu, 71 inci maddesinde ise gayrimenkul sermaye iradında safi iradın, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet fark olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
4.Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin %5’i (iktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz)” hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun 74 üncü maddesinin 4 numaralı bendi hükmünden de anlaşılacağı üzere, kira geliri elde edilen konuta ilişkin kredi faizinin istisnaya isabet eden kısmı hariç olmak üzere tamamı toplam gelirden indirilebilecek ancak, iktisap bedelinin %5’ine isabet eden tutarın ise istisnaya isabet eden kısmı hariç olmak üzere sadece ilgili konuta ait hasılattan indirilebilecektir.
Bu açıklamalara göre, gerçek gider usulünü seçen mükellefler, vergiden istisna edilen kısma isabet eden giderleri hasılatlarından gider olarak indiremeyecek olup, sadece toplam hasılattan mesken kira geliri istisnası çıkarılarak elde edilen vergiye tabi hasılata isabet eden giderleri indirebileceklerdir.
İktisap bedelinin %5’i tutarındaki bu indirim 5 yıl süreyle sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanacak; uygulanmayan yıllardaki hak sonraki yıllara devretmeyecek, kiraya verdiğiniz diğer konutla ilgili irattan da indirim konusu yapılamayacaktır. İradın yetersiz olması dolayısıyla indirilemeyen gider tutarı Gelir Vergisi Kanununun 88 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı olarak kabul edilmeyecek, indirilemeyen bu giderin diğer bir gelir unsurundan indirimi mümkün olmayacaktır.
Bu çerçevede; gayrimenkul sermaye iradınızın beyanında gerçek gider usulünü seçmeniz halinde istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere, iktisap ettiğiniz gayrimenkule ait iktisap bedelinin % 5’lik tutarı sadece iktisap ettiğiniz gayrimenkule isabet eden hasılattan; ödenmiş olması şartıyla 2009 dönemine ait kredi faizinin toplam tutarının ise beyan ettiğiniz kira gelirinizin toplam tutarından indirim konusu yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, faiz giderlerinizin safi iradınızdan fazla olması halinde doğan zararın, gelecek yıllarda beyan edilecek gelirinizden indirilmesi mümkündür.
Öte yandan, gerçek giderlerinizin hasılattan indirilmesi sonucu vergilendirilecek bir matrahın bulunmaması, söz konusu döneme ait yıllık gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğünüzü ortadan kaldırmayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-350 17/09/2010
Konu : İş hanının müşterek mülkiyetinde bulunan kapı girişinin iş hanın bir kısmında mülk sahibi olarak faaliyet gösteren vakıf tarafından kiraya verilmesi halinde vergilendirilmesi.
İlgide kayıtlı yazınızda, işhanının müşterek mülkiyetinde bulunan kapı girişinin, bu işhanının bir kısmında mülk sahibi olarak faaliyet gösteren … Vakfı tarafından 01.01.2002 tarihli protokolle, aynı işhanında ticari faaliyette bulunan …’na süresiz olarak kiralandığının ve kiranın bağış olarak alındığının anlaşıldığı belirtilerek, bina maliklerinin müşterek mülkiyetlerinde olan söz konusu kısmın anılan vakıfça kiraya verilip verilemeyeceği, kiraya verme imkanı varsa … tarafından tevkifat yapılıp yapılmayacağı, tevkifat yapılması halinde vergi mükellefinin kim olacağı kesintinin kim adına yatırılacağına ilişkin Başkanlığımız görüşleri sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, dernekler ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamakla birlikte, aynı maddenin (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler mükellefiyet kapsamına alınmıştır. Kanunun 2 nci maddesinde de dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmelerin, dernek veya vakıfların iktisadi işletmeleri olduğu; bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/b) bendinde, vakıflara (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden %20 oranında tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Dernek veya vakıflara ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri“ başlıklı (15.3.2.2.) bölümünde;
“Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi uyarınca, vakıflara (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait taşınmazların kiralanması karşılığında, bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılmaktadır.
Bu kesintinin yapılmasında, kendisine kira ödemesinde bulunulan derneğin, kamuya yararlı dernek ya da vakfın Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış vakıf olması önem arz etmemektedir. Başka bir deyişle, mazbut vakıflar hariç, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm dernek veya vakıflara ödenen kira bedellerinden bu kesintinin yapılması gerekmektedir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Anılan Genel Tebliğin “Diğer kurumlar vergisi mükelleflerine ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı (15.3.2.3.) bölümünde ise
“Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu kurumların elde ettikleri kira gelirleri ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
Dernek veya vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.”
açıklamaları yer almaktadır.
Dolayısıyla, dernek ve vakıfların sahibi, mutasarrıfı, zilyedi, irtifak ve intifa hakkı sahibi olduğu gayrimenkulleri kiralama işlemlerinin sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı gibi bir organizasyon dahilinde yapılması durumunda dernek veya vakfa ait bir iktisadi işletme oluşacak ve iktisadi işletmeyedahil olan bu gayrimenkullerin kiralanması dolayısıyla yapılan kira ödemeleri üzerinden tevkifat yapılmayacaktır. Söz konusu gayrimenkullerin ticari amaç güdülmeksizin ve belli bir organizasyon olmaksızın Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından kiralanması durumunda ise gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.
Öte yandan, dernek veya vakıflar ile vergi uygulamalarında dernek veya vakıf olarak değerlendirilen kurum ve kuruluşların elde ettikleri gelirlerin münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5) numaralı bendi ve geçici 67 nci maddesi kapsamında tevkifat suretiyle vergilendirilen taşınmaz kira gelirlerinden, menkul kıymet alım satım gelirlerinden, menkul kıymetlerin elde tutulması ile itfasından elde edilen gelirlerden ibaret olması halinde elde edilen bu gelirler dolayısıyla 1/1/2008-31/12/2015 tarihleri arasında dernek ve vakfa bağlı iktisadi işletme oluşmayacağından, bu süre zarfında anılan gelirler nedeniyle dernek veya vakıf adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmeyecektir. Söz konusu vergi kesintileri dernek veya vakıflar açısından nihai vergilendirme niteliğinde olacaktır.
Bu düzenleme ile dernek veya vakıflar ile vergi uygulamalarında dernek veya vakıf olarak değerlendirilen kurum ve kuruluşların elde ettikleri gelirlerin münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5) numaralı bendi ve geçici 67 nci maddesi kapsamında kesinti suretiyle vergilendirilmiş kazanç ve iratlardan ibaret olması halinde, elde edilen bu gelirler dolayısıyla, 1/1/2008 – 31/12/2015 tarihleri arasında dernek veyavakfa bağlı iktisadi işletme oluşması söz konusu olmayacağından, bu süre zarfında anılan gelirler nedeniyle dernek veya vakıf adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.
Buna göre, anılan işhanının kapı girişini … Vakfından kiralamış olan gerçek usulde gelir vergisi mükellefi … tarafından, bağış adı altında da olsa Vakfa yapılan kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/b) bendi uyarınca tevkifat yapılarak beyan edilmesi ve ödenmesi gerekmekte olup anılan Vakıf açısından bu tevkifat nihai vergileme niteliğinde olacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 6-2005 14/11/2011
Konu : Kiracısı bulunduğu işyerinin bir bölümünün kiraya verilmesi halinde vergilemenin nasıl olacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; ….. Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, merkezinize bağlı olarak ek iş yeri açacağınızı, bu açacağınız ek iş yerini binayı önceden kiralamış bulunan “A” şahıs firmasından kiralayacağınızı ve Şirketinizin aylık kira ödemelerini iş yerini kiralamış bulunan “A” firması kiracıya ödeyeceğinizi, kiracı “A” firmasının da aynı binada ticari faaliyetine devam edeceği belirtilerek, kira+KDV ödemesini fatura karşılığı yapmanızın yeterli olup olmadığı, ayrıca tevkifat yapma sorumluluğunuzun bulunup bulunmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatının sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmış olup maddenin ikinci fıkrasında da maddede yazılı mal ve hakların ticarî veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticarî veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilenlerin, bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, söz konusu fıkranın (5/a) bendi uyarınca, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerde tevkifat oranı %20 olarak belirlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; “A” firmasının başka bir kişiden kiralamış olduğu işyerinin bir bölümünü Şirketinize kiraya vermesi nedeniyle elde edilen kazancın ticarî kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanması ve ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekeceğinden, Şirketiniz tarafından ödenen kira bedellerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.
Öte yandan, Şirketinizce “A” firmasına yapılacak kira bedeli+KDV tutarı karşılığı ödemelerin “A” firması tarafından düzenlenen faturaya istinaden yapılması gerektiği ise tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[70-2012/177]-2590 15/08/2012
Konu : Kiralanmış olan konutun öğrencilere kiraya verilmesi halinde elde edilen gelirin vergilendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunda ve ek dilekçenizde, bir adet gayrimenkul kiralayıp, daha yüksek bir bedelle ve tek bir kira sözleşmesi ile birkaç öğrenciye veya üçüncü şahıslara kiraya vermek istediğinizi belirterek, söz konusu faaliyetinizden doğan kazancın gayrimenkul sermaye iradı olarak mı yoksa ticari kazanç olarak mı vergilendirileceği hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığınız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37 nci maddesinde; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup aynı Kanun’un 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanun’un gayrimenkul sermaye iradına ilişkin hükümleri uyarınca, binaların kısmen veya tamamen ya da boş veya dayalı döşeli şekilde kiraya verilmesinden elde edilen gelir gayrimenkul sermaye iradı olarak kabul edilmektedir. Günümüzde de konut olarak kullanılan binalar kiraya verilirken oda ve diğer müştemilatı ile birlikte tamamen kiracının kullanımına terk edilebilmekte olup bu tür kullanımlar Borçlar Kanunu’nda düzenlenen adi kiralama kapsamına girmektedir. Dolayısıyla bu tip kiralamadan elde edilen gelir de irat olarak değerlendirilmektedir.
Ancak gayrimenkullerin yine bir bedel karşılığında fakat bağımsız bölüm olarak değil de bölüm bölüm daha fazla kişinin kullanımına sunulduğu hallerde, örneğin gayrimenkulün bir ticari organizasyon çerçevesinde otel, motel, pansiyon, öğrenci yurdu şeklinde kişilerin istifadesine sunulması halinde, kira akdinden söz etmek mümkün olmayıp, bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirin irat olarak değil, ticari kazanç, faaliyetin yapıldığı yerin de ticari işletme olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu hükümlere göre, kiralamış olduğunuz bir adet konutun tek bir kira sözleşmesi ile öğrencilere veya üçüncü şahıslara kiraya verilmesi karşılığı elde edilen kira gelirlerinin gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu’un 21’inci maddesinde yer alan istisna tutarının (2011 yılı için 2.800 TL, 2012 yılı için 3.000 TL) aşılması halinde beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Ancak, söz konusu kiraladığınız gayrimenkulü, daha fazla kişinin kullanımına sunulma amaçlı oda oda veya yatak başına kiraya verilmesi durumunda ise bu faaliyetin yürütülmesi ticari bir organizasyonu gerektirmektedir.
Dolayısıyla, bu şekilde ticari organizasyon içerisinde devamlı surette gelir sağlamayı hedefleyerek yapılan faaliyetin ticari faaliyet sayılması ve bu faaliyetten elde edilen kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.78-139 20/12/2010
Konu : Muhtasar beyannamenin üçer aylık dönemlerde verilip verilemeyeceği
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; … Vergi Dairesi Müdürlüğüne vermiş olduğunuz … tarihli işe başlama dilekçeniz ile muhtasar beyanname dönemini üçer aylık dönemler itibariyle beyan ettiğinizi, ancak anılan vergi dairesinin beyanınızı göz önüne almadan muhtasar beyanname dönemlerinizi aylık olarak açtığını, durumu fark etmeniz üzerine konu ile ilgili olarak vergi dairenize müracaat ettiğinizde, işçi çalıştırmadığınızdan beyanlarınızın aylık dönemlerde verilmesi ve uygulamalarının da bu şekilde olması gerektiğinin bildirildiği belirtilerek, yalnızca kira ödemesinden dolayı muhtasar beyanname vermek zorunda olanların beyannamelerini üçer aylık dönemlerde verip veremeyeceklerine ilişkin olarak Başkanlığımız görüşlerinin istenildiği anlaşılmıştır.
Konu ile ilgili olarak yapılan araştırmada; … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı yoklama fişinin tetkikinden; işyeri kiranızın aylık olarak ödeneceği, işçi çalıştırmayacağınız ve işlerinizde oğlunuzun yardımcı olacağı anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinin üçüncüfıkrasında, zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanların, 94 üncü maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairelerine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar verebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm uyarınca zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar ile hizmet erbabı çalıştırmayanlar yaptıkları tüm ödemeler üzerinden Kanunun 94 üncü maddesine göre yapmak zorunda oldukları vergi tevkifatına ilişkin muhtasar beyannamelerini, tevkifatın kira ödemesine veya diğer ödemelere ilişkin olup olmadığına bakılmaksızın, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar verebilirler.
Dolayısıyla, yalnızca kira ödemesinden dolayı muhtasar beyanname vermek zorunda olan mükelleflerin de bağlı bulundukları vergi dairelerine önceden bildirmek şartıyla, muhtasar beyannamelerini, her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar verebilmeleri mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 38418978-120[74-13/6]-890 21/08/2013
Konu : Gayrimenkul sermaye iradının beyanında indirilemeyecek giderler ve amortisman uygulaması hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; gayrimenkul sermaye iradı beyanında gerçek gider usulünü seçeceğinizi belirterek Alanya’da boş olarak tutulan daireye ait giderlerin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ile kira geliri elde edilen gayrimenkulün 2002 yılında tapu alış bedelinin 22.620,00 TL olduğu halde bugünkü vergi değerinin ise 81.281,00 TL olduğu ifade edilerek ayrılacak amortismanın bugünkü vergi değeri üzerinden ayrılıp ayrılamayacağı ve torunlarınız için her ay Aksigorta’ya ödenen 442 TL bireysel emeklilik priminin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi” başlıklı 70 inci maddesinde; binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış olup; 71 inci maddesinde ise; “Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde de;
“Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir.
1.Kiraya veren tarafından ödenen aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri;
…
6.Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin 3’üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir);” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesinde; “Mükellefler amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiş, anılan maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı ömür ve Amortisman oranları” tespit edilerek bu oranlar 339, 365, 389, 399 ve 406 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listede açıklanmıştır.
Bu itibarla, gayrimenkul sermaye iradına kaynak teşkil eden konutların, 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ eki listenin “1.4.İkamet olarak kullanımdan kiralık hale getirilen evler” kısmında yer verilen 50 yıl ve % 2,00 amortisman oranı ile amortismana tabi tutulması gerekmektedir.
Bu hükümlere göre, kira gelirinin beyanında gerçek gider usulünün seçilmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesine göre istisnaya isabet eden kısım hariç olmak üzere kiraya veren tarafından kiraya verilen gayrimenkul için ödenen aydınlatma, ısıtma su ve asansör giderleri ile kiraya verilen gayrimenkul için ayrılan amortismanların indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Bu çerçevede, sahip olduğunuz konutun kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelirin gerçek gider yönteminin seçilerek beyan edilmesi halinde, 2002 yılında iktisap edildiği ve maliyet bedeli tarafınızca bilindiği anlaşılan söz konusu gayrimenkulün maliyet bedeli üzerinden edinme tarihinden itibaren 50 yılda % 2,00 oranında amortisman ayrılması ve ayrılan amortismanların (istisnaya isabet eden kısım hariç olmak üzere) yıllar itibariyle indirime konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, kiraya verilen gayrimenkullere ilişkin giderler indirime konu edilebileceğinden Alanya’da ki boş gayrimenkule ilişkin giderlerin kira gelirine ilişkin beyannameniz de indirilmesi mümkün değildir. Ayrıca, vergi değeri üzerinden amortisman ayrılması durumunda, ilgili gayrimenkulün edinim tarihindeki vergi değerinin esas alınarak amortisman ayrılacağı da tabiidir.
Diğer taraftan, mezkûr Kanunun 01.01.2013 tarihinden önce elde edilen kazançlar bakımından uygulanmak üzere, 6327 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki “Diğer İndirimler” başlıklı 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; “Beyan edilen gelirin %10’unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için, beyan edilen gelirin %5’ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları (sigortalının veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim ve katkı tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilir).” hükmüne yer verilmiştir.
Konuya ilişkin olarak ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 85 seri no.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin “8.1. Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının ücret matrahından ve yıllık beyannameyle beyan edilecek gelirlerden indirimi” başlıklı bölümünde “6327 sayılı Kanunun 5 ve 8 inci maddeleriyle Gelir Vergisi Kanununun 63 ve 89 uncu maddelerinde yapılan değişiklikler uyarınca, 1/1/2013 tarihinden itibaren, ücretliler için vergiye tabi ücret matrahının; yıllık beyanname veren mükellefler için vergi matrahlarının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılamayacaktır.” açıklamasına yer verilmiştir.
Ayrıca, 13/08/2003 tarihli 3 No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde, küçük çocuk tabirinden 18 yaşını doldurmamış ve mükellef tarafından bakmakla yükümlü olunan (nafaka suretiyle bakılanlar dahil) kişilerin anlaşılmasının gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesine göre, 01.01.2013 tarihinden önce elde edilen gayrimenkul sermaye iradı gelirinden, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ilişkin bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigorta prim ödemeleri indirim konusu yapılabileceğinden bu kapsamda olmayan torunlarınıza ait ödediğiniz bireysel emeklilik katkı paylarını kira gelirine ilişkin beyannamenizde indirim konusu yapmanız mümkün değildir.
Ayrıca, 6327 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikler uyarınca, ödenen bireysel emeklilik katkı paylarının 01.01.2013 tarihinden sonraki dönemlerde matrahtan indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[74-2012/365]-234 20/02/2013
Konu : Anonim şirkete lojman olarak kiraya verilen gayrimenkulden elde edilen kira gelirinden, gayrimenkule ilişkin giderler ile kiralanan başka konut için ödenen kiranın indirilip indirilemeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; sahip olduğunuz gayrimenkulünüzü anonim şirkete lojman olarak kiraya verdiğiniz, şirket tarafından tevkifat yapıldığı, ayrıca, ikametiniz için başka bir konutu kiraladığınız ve gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde gerçek gider yöntemini seçtiğiniz belirtilerek, kiraya verilen gayrimenkule ilişkin kira gelirinden gayrimenkulün iktisap bedelinin %5’i, gayrimenkule ilişkin sigorta giderleri ile kiralanan konut için ödenen kiranın indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmış olup, konuyu ilişkin Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanunun 21 inci maddesinde de, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2011 yılı için 2.800 TL, 2012 yılı için 3.000 TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı, ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanların bu istisnadan faydalanamayacakları hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
- Kiraya verilen mal ve haklara müteallik sigorta giderleri;
- Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (İktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz),
…
- Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88’inci maddenin 3’üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);
…” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilenlerin, bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup söz konusu fıkranın (5/a) bendi uyarınca, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerde tevkifat oranı %20 olarak belirlenmiştir.
Yine aynı Kanunun “Toplama yapılmayan haller” başlıklı 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1/c) bendinde, vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesine göre binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılında elde edilen hasılatın belli bir kısmı gelir vergisinden istisna edilmektedir. Bu istisna uygulamasında, kiralamaya konu gayrimenkulün mesken olarak nitelendirilebilmesi için söz konusu gayrimenkul kiracısının gerçek kişi olması ve gayrimenkulün, kişinin ticari, zirai veya mesleki faaliyetinden bağımsız olarak ikamet etme amacıyla kiralaması gerekmektedir. Bu itibarla, gayrimenkullerin tevkifat yapmakla sorumlu olanlar tarafından yönetici ve çalışanlarına lojman, vb olarak tahsis edilmek amacıyla kiralanmış olması halinde, bu durumun mesken kiralaması olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde,
– Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 4 numaralı ve 10 numaralı bendi hükmü uyarınca; konut olarak kiraya verilen gayrimenkulün iktisap bedelinin %5’i ile kira ile oturulan konuta ilişkin ödenen kira bedelleri, ancak konut kira geliri elde edilmesi kaydıyla ve gerçek gider yöntemi seçilmek suretiyle gider olarak indirime konu edilebileceğinden, tevkif suretiyle vergilendirilen söz konusu kiralama işlemine ilişkin olarak elde ettiğiniz kira gelirinin gayri safi tutarı üzerinden ikamet etmiş olduğunuz konuta ait kira giderlerinin ve söz konusu gayrimenkulün iktisap bedelinin %5′ inin indirim konusu yapılması ve elde edilen bu hasılatla ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
– Ayrıca, elde edilen kira gelirinin brüt tutarının Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2011 yılı için 23.000 TL, 2012 yılı için 25.000 TL) aşması halinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmekte olup tevkif edilen vergilerin gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Vergi ve Anlaşmalar Uygulama Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.45.15.01-GVK-40-7-62 21/07/2011
Konu : Hem ikametgah hem işyeri olarak ikili kullanıma dönüştürülen yer için ödenen kira bedelinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile; ikametgahınızın bir kısmını ticari faaliyetiniz olan oto kiralama işinde kullandığınızı belirterek, ödemiş olduğunuz kiradan dolayı tevkifat yapılıp yapılmayacağı ile ödemiş olduğunuz elektrik, telefon, su vb. giderleri indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda görüş talep edilmiştir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları,inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerlerdir.” hükmü yer almaktadır.
128 Seri Nolu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin “X- Vergi Tevkifatı ve Esasları” başlıklı kısmının a-4 numaralı bölümünde, aynı zamanda hem işyeri hem ikametgah olarak kiralanan gayrimenkullerin vergi mevzuatımız açısından işyeri olarak kabul edildiği, bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında kimlerin tevkifat yapmaya mecbur oldukları, aynı fıkranın (5) numaralı bendinin (a) alt bendinde ise anılan Kanunun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 96 ncı maddesinde ise; vergi tevkifatının 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ticari kazancın tespitinde dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Ancak, yapılan bir genel giderin ticari kazancın safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için aşağıdaki üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir.
1- Yapılan gider ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile doğrudan ilgili olmalıdır.
2- Gider karşılığında sabit kıymet iktisap edilmemiş olmalıdır.
3- Gider kanunen kabul edilebilir nitelikte olmalıdır.
Öte yandan, kira bedellerinin ödenmesi ile ilgili olarak yayınlanan 268 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; 1 Kasım 2008 tarihinden itibaren,
– 500 YTL’nin üzerindeki konut kiraları ile
– Tutarı ne olursa olsun (500 YTL’nin altında olsa bile) işyeri kiralarının
banka veya posta idareleri aracılığı ile ödenmesi gerektiği açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu itibarla; ikametgah olarak kullanmakta iken daha sonra işyeri ve ikametgah olarak ikili kullanıma dönüştürdüğünüz yer için ödediğiniz kira bedelinin tamamı üzerinden ödemenin yapıldığı sırada Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a hükmü uyarınca tevkifat yapmanız gerekmektedir.
Ayrıca hem mesken hem ikametgah olarak kullanılan yere ait kira bedelinin tamamı ile ticari kazancın elde edilmesiyle ilgisi bulunan elektrik, telefon ve su gibi giderlerin, faaliyette bulunulan işe ait olduğu ve işle ilgili olarak kullanıldığının ispat edilmesi halinde, safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı : 18008620-120[2015-720-19]-5 06.02.2017
Konu : Pazar Yeri Kira Ücretlerinin Banka Aracılığı İle Ödenme Zorunluluğu Olup Olmadığı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ………………. Belediyesinden sabit semt pazar yeri, başka bir şahıstan da boş arazi kiraladığınız, kiraladığınız yerlerin açık bir arazi olduğu ve pazar yeri olarak haftada ikişer gün tezgahlarını kendileri getirerek üzerinde satışlarını yapan vergi mükellefi kişilerden işgaliye niteliğinde tezgah başına fatura düzenlemek suretiyle ücret aldığınız, her iki pazar yerinde de 70 veya 80 civarında tezgah açıldığı, tezgah sahiplerinin süreklilik arz etmediği, zaman zaman geldikleri ve ücretlerini tezgahların kapanma saatlerinde ödedikleri belirtilerek, tarafınıza yapılan söz konusu ödemelerin kira mı yoksa işgaliye mi sayılacağı ile banka aracılığı ile ödenmesi zorunluluğu olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne yer verilmiştir.
Ticari faaliyet bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması, böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması gerekmektedir.
Gayrimenkul kiralaması ticari bir organizasyon içinde yapıldığında kiralamanın ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.
Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.
Ayrıca, anılan Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış, bu kapsamda arazi ve binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar da gayrimenkul sermaye iradı olarak sayılmış; ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı mallar ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, üçüncü fıkrasında ise tüccarlara ait olsa dahi işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkullerle haklar hakkında gayrimenkul sermaye iradıyla ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 52 nci maddesinde, belediye sınırları içinde bulunan; pazar veya panayır kurulan yerlerin, meydanların, mezat yerlerinin her türlü mal ve hayvan satıcıları tarafından satış yapmak, yol, meydan, pazar, iskele, köprü gibi umuma ait yerlerden bir kısmının herhangi bir maksat için yetkili mercilerden usulüne uygun izin alınarak geçici olarak işgal edilmesinin, işgal harcına tabi olacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 57 nci maddesinde de, “İşgal harcı belediyelerin yetkili kılacakları memur veya kişilerce makbuz karşılığında tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, işgal harcı Belediye Gelirleri Kanunu’na göre belediyelerin yetkili kılacakları memur veya kişilerce makbuz karşılığında tahsil edilen bir harç olup, belediyeden ve özel şahıstan kiraladığınız pazar yerlerinde tezgah açarak satış yapan kişilerden tezgah başına aldığınız bedelin, işgal harcı (işgaliye) olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Belediyeden ve özel şahıstan kiraladığınız pazar yerlerinin bu yerlerde tezgah açan üçüncü kişilere kiralanması işlemleri ticari bir organizasyon dahilinde devamlılık arz eder mahiyette bir faaliyet olarak gerçekleştirildiğinden, söz konusu kiralamalardan elde edilen kazancın ticari kazancınıza dahil edilmek suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı; mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri fınans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye yetkili kılınmış, bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 268 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, işyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Anılan Kanunun 156 ncı maddesinde ise, ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerler olarak tanımlanmıştır.
Bu hükme göre, mükelleflerin ticari, sınai ve zirai faaliyetlerini yaptıkları yerlerin iş yeri özelliğini taşıyabilmesi için bu yerlerin faaliyetin icrasına tahsis edilmesi veya faaliyetin icra edildiği yer olma özelliklerini taşıması esastır.
Bu itibarla, pazar takibi suretiyle satış yapan ticari kazanç mükelleflerinin bu faaliyetlerine tahsis edilen ve faaliyetlerinin icrasında kullanılan pazar yerlerinin, iş yeri niteliğinde olması nedeniyle, söz konusu yerlerin kirasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI, İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 37-584 16/02/2012
Konu : Kiralanmış olan birden fazla konutun üçüncü kişilere kiraya verilmesi durumunda elde edilen gelirin beyanı ve ödenen kiraların gider olarak indirilip indirilemeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kiralamış olduğunuz birden fazla konutu yazlıkçılara kiraya vermeniz halinde elde edeceğiniz geliri ne şekilde beyan etmeniz gerektiği ile bunlar için ödemiş olduğunuz kiraları gider olarak gösterip gösteremeyeceğiniz konusunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 inci maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, 70 inci maddesinde ise bu maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu, söz konusu malların ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari ve zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmü yer almakta olup Kanun’un 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılarak maddenin (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari faaliyet bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Diğer bir ifadeyle bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.
Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilecektir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, kiralamış olduğunuz birden fazla konutun yazlıkçılara kiraya verme faaliyetinden dolayı ticari kazanç yönünden mükellefiyet tesis ettirmeniz ve bu işlerden elde ettiğiniz kazançları diğer yükümlülükleriyle birlikte ticari kazanç olarak beyan etmeniz gerekmekte olup, söz konusu ticari faaliyetiniz bakımından gayrimenkul sahibine ödediğiniz kira ve ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yaptığınız ödemeleri ticari kazancınızın tespitinde gider, tahsil ettiğiniz kira bedellerini ise gelir olarak kaydetmeniz gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2009-GVK-94-48-421 14/06/2011
Konu : Birliğe ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında kiracılar tarafından Birliğe ödenen kira bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı
İlgide kayıtlı yazınızda, Birliğinize ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında kiracılar tarafından Birliğinize ödenen kira bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı konusundaki Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu madde de yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
Aynı maddenin (5/b) bendinde de mazbut vakıflar hariç olmak üzere vakıflar ve derneklere ait gayrimenkullerin bu maddede sayılanlar tarafından kiralanması halinde gelir vergisi tevkifatı yapılması esası getirilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.2.2. Dernek ve vakıflara ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümünde ise sendikalar, ticaret odaları, sanayi odaları, ticaret borsaları, esnaf odaları ve bunların birlikleri ile diğer mesleki kuruluşlara ait oda ve birlikler, siyasi partiler, emekli ve yardım sandıklarına yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılması gerektiği açıklanmıştır.
5362 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde Kanunun amacının; esnaf ve sanatkârlar ile bunların yanlarında çalışanların meslekî ve teknik ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmelerini ve meslekî eğitimlerini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak, meslek disiplini ve ahlâkını korumak ve bu maksatla kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğindeki esnaf ve sanatkârlar odaları ile bu odaların üst kuruluşu olan birlik, federasyon ve Konfederasyonun çalışma usûl ve esaslarını düzenlemek olduğu ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde “Birliğin”, aynı ilde kurulan esnaf ve sanatkârlar odalarının, aralarındaki dayanışmayı temin etmek ve bu odaların il genelinde işbirliği ve ahenk içerisinde çalışmalarını ve gelişmelerini sağlamak ve o ilin esnaf ve sanatkârlarını temsil etmek amacıyla il merkezlerinde kuracakları esnaf ve sanatkârlar odaları birliklerini ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Bu Kanunun 65 inci maddesinde ise esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşlarının kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek ve bu amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere iktisap ettikleri ve edecekleri gayrimenkuller ile bu kuruluşların görevleri dolayısıyla elde ettikleri gelirler katma değer vergisi ve emlak vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, vergi uygulamalarında dernek olarak kabul edilen Birliğinizin mülkiyetinde olan gayrimenkullerin kiraya verilmesi halinde elde edilecek kira gelirleri Birliğinizin görevleri dolayısıyla elde edilmiş gelir niteliğinde olmadığından, Birliğinize ait gayrimenkullerin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından kiralanması halinde Birliğinize yapılacak kira ödemelerinden anılan maddenin birinci fıkrasının (5/b) bendi uyarınca %20 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 38418978-120[74-13/1]-438 13/05/2013
Konu : Eş tarafından ödenen lojman kirasının kira gelirinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; eşinize tahsisli bulunan lojman için ödediğiniz kira bedellerini elde ettiğiniz kira gelirinden gider olarak indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında gayrimenkul gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış olup, 71 inci madde de gayrimenkul sermaye iradında safi iradın, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet fark olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde ise, “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
10- Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (kira indirimi gayrisafi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, “Mükellefler (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde yukarıda yazılı giderlere karşılık olmak üzere hasılatlarından %25’ini götürü olarak indirebilirler. Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, eşinizle birlikte oturduğunuz lojmana yapılan ödemelerin kira sayılması ve lojman kira bedellerinin evlilik birliği içerisinde yapılan müşterek gider olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Buna göre, sahip olduğunuz konutu kiraya vermeniz sonucu elde ettiğiniz kira gelirinin beyanında, gerçek gider yöntemini seçmeniz koşuluyla, istisnaya isabet eden kısım hariç olmak üzere ikamet ettiğiniz konut (lojman) için ödediğiniz kira bedelini gider olarak indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.36-3 06/04/2010
Konu : Gelir Vergisi Kanunu
İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden, … adresinde bulunan gayrimenkulünüzün 1993 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı’na kiralanmış olduğu, söz konusu kiralamayla ilgili olarak açılan kira tespit davası neticesinde … Mahkemesinin …/…/2008 tarih ve Esas No: 2008/…, Karar No: 2008/… sayılı kararı ile aylık kira bedelinin brüt 8.000,00 TL olarak belirlendiği ve buna istinaden hissenize düşen toplam 113.433,37 TL’nin 2009 yılında muhtelif tarihlerde adınıza icra dairesine yatırıldığını belirterek, söz konusu kira geliri için 2010 yılında vereceğiniz yıllık gelir vergisi beyannamesinde matrahın ne olması gerektiği ile brüt olarak alınan toplam kira gelirlerinden herhangi bir stopaj kesilip kesilmeyeceği konularında özelge talep ettiğiniz anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, gayrimenkul sermaye iradı kapsamına giren mal ve haklar sayılmış, “Gayrisafi Hasılat” başlıklı 72 nci maddesinde ise; “Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılat, 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarıdır.” hükmüne yeri verilmiştir.
Diğer taraftan söz konusu Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilenlerin, bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, söz konusu fıkranın (5/a) bendi uyarınca, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerde tevkifat oranı %20 olarak belirlenmiştir.
Yine aynı Kanunun “Toplama yapılmayan haller” başlıklı 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1/c) bendinde, vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alantutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, kiraya verilmiş bulunan söz konusu gayrimenkule ilişkin olarak açılan kira tespit davası neticesinde, mahkeme tarafından belirlenen kira tutarları esas alınarak hesaplanan ve 2009 yılında muhtelif tarihlerde adınıza icra dairesine yatırılan 113.433,37 TL üzerinden kiracı Kurum tarafından herhangi bir tevkifat yapılmadığı anlaşıldığından, söz konusu kira gelirinin tamamının 2009 yılı kazançlarına ilişkin beyanname verme süresi içinde beyan edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, 2009 yılı içinde aynı veya başka gayrimenkullerden söz konusu tutar haricinde tevkifata tabi tutulmuş kira geliri elde etmiş olmanız durumunda, bu tutarların da beyannameye dahil edilmesi gerektiği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 74-128 24/05/2010
Konu : Yurtdışında ödenen konut kirasının yurt içinde elde edilen gayrimenkul sermaye iradının beyanında indirim konusu yapılıp yapılmayacağı.
İlgide kayıtlı dilekçede, Almanya’da yaşadığınız ve kirada oturduğunuz belirtilerek, yurt dışında ödenen konut kirasının Türkiye’de elde edilen gayrimenkul sermaye iradının beyanında indirim konusu yapılıp yapılmayacağını hususunda görüş talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Tam Mükellefiyet” başlıklı 3 üncü maddesinde; “Aşağıda yazılı gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:
1)Türkiye’de yerleşmiş olanlar,
2)Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyle yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratlar dolayısıyla gelir vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde de; ikametgahı Türkiye’de bulunanların veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanların (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.) Türkiye’de yerleşmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı Kanunun 6 ncı maddesinde; Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği hükmüne yer verilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış ve bu kapsamda binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar da gayrimenkul sermaye iradı olarak sayılmıştır.
Diğer taraftan aynı Kanunun 21 inci maddesine göre, “Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2009 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 2.600 TL’si (273 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile) gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılması mümkün değildir.
Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinin 10 numaralı bendinde ise, sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedelinin (kira indirimi gayrisafi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan tutar üzerinden yapılır, kiranın indirilemeyen kısmı 88 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz.) gayrisafi hasılattan indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu hükümlerin uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 210 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin 2 numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerektiği, bu vatandaşlarımızdan kesin dönüş yaparak Türkiye’ye yerleşenler ile bir takvim yılı içinde altı aydan daha fazla süreyle Türkiye’de oturanların ise tam mükellef esasında vergilendirilecekleri açıklamasına yer verilmiştir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, mesken kira gelirinizin Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen 2009 yılına ilişkin istisna tutarı olan 2.600 TL’nı aşması halinde beyanname vermeniz gerekmekte olup, çalışma veya oturma izni olarak altı aydan fazla bir süredir yurt dışında yaşamanız halinde yurt dışında ödemiş olduğunuz kira bedellerinizi Türkiye’de elde etmiş olduğunuz kira gelirlerinizden gider olarak düşmeniz mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı : 93767041-120[74-2015/12]-4 08/01/2016
Konu : Kiraya verilen konut için yapılan kat mülkiyetine geçiş işlemleri için ödenen bedellerin indirimi hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden; kiraya verdiğiniz konutunuza ilişkin olarak kat mülkiyetine geçiş işlemleri için ödemiş olduğunuz 7.700 TL’lık harcamanın gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde hasılatınızdan gider olarak indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, konuya ilişkin olarak Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 21 inci maddesinde, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2014 yılı gelirleri için 3.300 TL ve 2015 yılı gelirleri için 3.600 TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı, ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile (6322 sayılı kanunun 5. maddesiyle değişen ibare; Yürürlük 15.06.2012) istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanların bu istisnadan faydalanamayacakları hükümlerine yer verilmiştir.
Yine aynı Kanunun “Giderler” başlıklı 74 üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
“…
6.Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinin 3 üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir);
…” denilmektedir.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilimum giderlerin toplamını ifade edeceği belirtilmiş, 271 inci maddesinde inşa edilen binalarda ve gemilerde, imal edilen makina ve tesisatta, bunların inşa ve imal giderleri, satın alma bedeli yerine geçer denilmiştir.
Buna göre, safi iradın tespitinde, kiraya veren tarafından gayrimenkulün iktisadi değerini arttıracak neviden yapılan harcamaların gayrimenkulün maliyetine ilave edilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kira gelirinize ilişkin olarak verilecek gayrimenkul sermaye iradı beyannamenizde gerçek gider usulünü tercih etmeniz halinde, istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere; kira geliri elde ettiğiniz gayrimenkul için yaptığınız “oturma ruhsatının alınabilmesi için (kat mülkiyeti geçiş işlemlerine yönelik harcamalar); belediyeye ödenecek yol bedeli, tesisat belgesi, ruhsat yenilenmesi, vergi dairesinden ilişik kesilmesi, itfaiye belgesinin alınması, asansör raporlarının alınması, PTT uygunluk belgesinin alınması, yapı denetim belgesinin alınması, şantiye şefi ücreti, mimar ücreti, enerji kimlik belgesi alınması ve takipçilik ücreti” adı altındaki harcamaların gayrimenkulün maliyet bedeline eklenmek suretiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 6 ncı bendi uyarınca amortisman yoluyla hasılattan indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı : B.07.1.GİB.4.16.16.01-GV-10-100-137 16/07/2011
Konu : Ticari kazanç sahibi mükellefin elde ettiği konut kirasının vergilendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, konveyör bant lastiği ticaretinden dolayı … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numarasında kayıtlı bulunduğunuz ve şu anda oturmakta olduğunuz gayrimenkulünüzü kiraya vererek kira ile başka bir konutta ikamet edeceğinizden bahisle, ödeyeceğiniz kira bedelini masraf olarak gösterip gösteremeyeceğiniz konusunda tereddüte düştüğünüz anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılarak binaların sahipleri tarafından kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerin gayrimenkul sermaye iradı olduğu, bu mal ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, ayrıca tüccarlara ait olsa dahi, işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkullerle haklar hakkında gayrimenkul sermaye iradının tespitine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; 74 üncü maddesinde ise safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayri safi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayri safi hasılattan bentler halinde sayılan giderlerin indirilebileceği, maddenin 10 uncu bendinde de, sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedelini (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz) gayri safi hasılattan indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 21 inci maddesine göre, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2010 yılı için 2.600- lirası gelir vergisinden müstesna olup (İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.), ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanların bu istisnadan faydalanmaları mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenle, ticari kazancınızı yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olduğunuzdan, Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen istisnadan yararlanmanız mümkün değildir.
Diğer taraftan, gerçek gider yöntemini tercih etmeniz koşuluyla, elde ettiğiniz kira gelirinden, öncelikle, varsa Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 1, 9 ve 11 numaralı bentlerinde yazılı giderleri, kalan tutar bulunması halinde, ödediğiniz kira bedelini indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır. Ancak, ikamet ettiğiniz konut için ödediğiniz kira tutarının indirilemeyen kısımlarının, Gelir Vergisi Kanununun 88 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılarak zarar beyan edilemeyeceği ve sonraki yıllarda indirim konusu yapılmayacağı tabiidir.
Öte yandan; kiralanan konutun iktisadi işletmenize dahil olması halinde, elde edilen gelirin ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[70-2014/592]-59346 08/06/2015
Konu : Ortak mülkiyete konu olan gayrimenkulden elde edilen kira gelirinin beyanı
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, GMSİ’den dolayı vergi mükellefiyetinizin bulunduğu, 25.07.2014 tarihinde içerisinde kiracısı olan bir iş yerini 3 hissedar olarak eşit hisselerle satın aldığınızı, kiracınızın kira sözleşmesine istinaden 01 Haziran 2014 tarihinde 6 aylık kirayı mülkün eski sahibine peşin olarak ödeyerek kiraya ilişkin stopajı da mülkün eski sahibi adına yatırdığı, mülkün eski sahibinin Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım 2014 aylarına ilişkin 18.208,00 -TL kirayı söz konusu mülkün yeni hissedarlarının ortak hesabına yatırdığı ve her bir hisseye isabet eden kısmın 6.069,33 –TL olduğu belirtilerek, mülkün eski sahibi tarafından iade edilen tutarın beyana tabi olup olmadığı, hangi gelir kapsamına gireceği ve mülkün eski sahibi adına yapılan stopajın durumu hakkında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi” başlıklı 70’inci maddesinde, bu maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un “Gayrisafi Hasılat” başlıklı 72’nci maddesinde;
“Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılat, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarıdır.
…” hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı Kanun’un “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86’ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (c) alt bendinde; vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2014 yılı için 27.000-TL) aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği hüküm altına alınmış olup, anılan Kanun’un 94’üncü maddesinde ise, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinin (a) alt bendinde ise; 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 252 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “4.3. Adına Vergi Kesintisi Yapılan ile Gelir Sahibinin Farklı Gerçek veya Tüzel Kişi Olması” başlıklı bölümünde;
“Bazı durumlarda, adına vergi kesintisi yapılan gerçek veya tüzel kişi ile üzerinden kesinti yapılan gelirin sahibi olan gerçek veya tüzel kişi farklı olabilmektedir. Bu durumda gelir sahibinin beyan ettiği gelirle ilgili olarak tevkif yoluyla kesilen vergilerin mahsubu ve iadesi konusunda sorunlar yaşanmaktadır.
Gelirin sahibi olmadığı halde adına vergi kesintisi yapılmış olan mükellef, ilgili dönemde kendisi adına yapılan vergi tevkifatlarının ne kadarlık kısmının kendi gelirleri ne kadarlık kısmının diğer gerçek ve tüzel kişilere ait gelirler ile ilgili olduğunu bildiren bir dilekçeyi ekinde diğer gerçek veya tüzel kişilere ait olan gelirler ve bunlar üzerinden yapılmış kesinti tutarlarını gösteren bir tabloyu ve kesilen vergilerin vergi sorumlusu tarafından ilgili vergi dairesine yatırılmış olduğuna ilişkin belgelerin onaylı bir örneğini bağlı bulundukları vergi dairesine vereceklerdir.
Tablonun bir örneği dilekçe ve eklerinin tamamlanmış olması koşuluyla vergi dairesine ibraz edildiği ifadesine yer verilerek mükellefe iade edilir. Mükellefe iade edilen örnek, gelirin sahibi tarafından kesinti yoluyla ödenen vergilerin mahsubu ve iadesinde bu Tebliğin önceki bölümlerinde adına vergi kesintisi yapılan mükelleften istenen belgelerin yerine kullanılacaktır.
Bankalarca, özel finans kurumlarınca veya aracı kurumlarca yapılan ödemelerden kesilen vergilerle ilgili olarak, kesintiyi yapan kurum tarafından düzenlenmiş ve vergi kesintisinin yapıldığını gösteren bir belgenin eklenmiş olması yeterlidir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 25.07.2014 tarihinde 3 hissedar olarak eşit hisseler dahilinde satın alarak tapuya tescil ettirmiş olduğunuz iş yerinden dolayı mülkün eski sahibi tarafından peşin tahsil edilerek, ortak hesabınıza yatırılan 4 aylık kira tutarının hissenize isabet eden kısmının gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu tutarın, anılan Kanun’un 103’üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2014 yılı için 27.000 TL olup, beyanname verme sınırı olan 27.000 TL’nin aşılıp aşılmadığının tespitinde, gelir vergisi kesintisine tabi brüt kira gelirleri ile varsa mesken kira gelirlerinin, gelir vergisinden istisna edilen tutarı aşan kısmı ve bu toplamada beyana tabi başkaca gelirlerinin olup olmadığı hususları birlikte dikkate alınacaktır.) aşmaması ve beyana tabi başkaca gelirlerinizin olmaması şartıyla, anılan gelir için yıllık beyanname verilmeyeceği; ancak bu beyan haddinin aşılması halinde, ilgili geliriniz ve varsa beyana tabi diğer gelirleriniz için yıllık beyanname verilerek, söz konusu gelir üzerinden tevkif suretiyle ödenen vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilebileceği tabiidir.
Ayrıca elde edilen 4 aylık kira gelirine ilişkin, mülkün eski sahibi adına yapılan tevkifat yönünden, 252 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “4.3. Adına Vergi Kesintisi Yapılan ile Gelir Sahibinin Farklı Gerçek veya Tüzel Kişi Olması” başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı : B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.ÖZ-2011/42-215 15/07/2011
Konu : Mükellefin elde ettiği kira gelirinin beyanı sırasında, çocukları için ödemiş olduğu kiraların indirim konusu yapılıp,yapılmayacağı hakkında
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … ‘da ikamet ettiğinizi, … ilçesinde bulunan evinizden 4.000,00-TL. kira geliri elde ettiğinizi , üniversitede okuyan çocuklarınız için Ankara da ev kiraladığınızı, 8.400,00.- TL. yıllık kira ödediğinizi , sözleşmeyi kendi adınıza yaptığınızı, elde ettiğiniz kira gelirinizden ödemiş olduğunuz kira giderinizin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır..
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21’inci maddesinde “Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2010 yılı için 2.600 lirası gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip, beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz. Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.”denilmiş, aynı Kanunun 72’inci maddesinde de, gayrimenkul sermeye iratlarında, gayrisafi hasılatın, 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, aynı kanunun 74’üncü maddesinde, gerçek gider usulüne göre safi iradın bulunması için gayrisafi hasılattan indirilecek giderler sayılmış, maddenin 10’uncu bendinde; sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedelini kira hasılatından indirebilecekleri belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre, gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, beyan edeceğiniz kira gelirinizden ancak ikamet ettiğiniz konut için ödediğiniz kirayı indirmeniz mümkün bulunmaktadır. İkametgahınızın bulunduğu konutun sahibi iseniz, bir başka ifade ile oturduğunuz konutta kiracı değilseniz, kira gelirinizin beyanı sırasında, çocuklarınız için ödemiş olduğunuz kirayı indirim konusu yapmanız mümkün değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 70-1331 18/08/2011
Konu : Mahsup yolu ile ödenen kiraların belgelendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinin tetkikinde; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, işyeri için yapılacak kira ödemelerinin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle ödenmesi hakkındaki zorunluluk göz önünde bulundurularak, kiralamış olduğunuz işyeri için yapacağınız masrafların ödenecek kiradan mahsup edilmesi halinde banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğunun nasıl sağlanılacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.
29/7/2008 tarihli ve 26951 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 268 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde;
“213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257/1-(2) bendiyle Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.
Bu yetkiye dayanılarak, işyeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsikine ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.
1-Tevsik Zorunluluğunun Kapsamı
Bakanlığımıza verilen yetkiye istinaden,
– Konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin,
– İşyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların
kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 01/11/2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
2-Tevsik Zorunluluğu Getirilen İşlemlerde Belge Düzeni
….
Önceki bölümde belirtilen banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle, para yatırma veya havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlarda aynı kapsamdadır.
3-Tevsik Zorunluluğu Kapsamında Olmayan Tahsilat ve Ödemeler
Mükelleflerce,
– Her bir konut için aylık tutarı 500 TL’ nin altındaki konut kira geliri ile
– Mahkeme ve icra yoluyla yapılan konut ve işyeri kira gelirine ilişkin tahsilatlar
Tebliğle getirilen zorunluluk kapsamında değildir.
Öte yandan aynî olarak yapılan söz konusu ödemelerin bu zorunluluk kapsamında olmadığı tabiidir.” açıklamaları yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, Şirketiniz tarafından kiralanan işyerine kira bedeline mahsuben yapılan masraflar (boya, badana vb.) ayni olarak yapılan bir kira ödemesi olduğundan bu ödemelerin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle tevsik zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak, kiracılar tarafından yapılan masrafların kira bedelinden mahsubundan sonra kalan nakdi bir ödeme tutarı bulunması halinde, nakden ödeme tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınarak ödenmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Sayı : B.07.1.GİB.0.03.51/5129
Konu : ……………………………………………………..
İlgi : 29/06/2007 tarih ve 2007 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızdan, ……………………….. Kulubü Derneği faaliyet binasının kira stopajlarını ödemediği ve bağlı bulunduğu …………………. Vergi Dairesi tarafından önceki dönem stopaj ödemeleri ve cezaları da dahil olmak üzere stopaj ödemelerinin yapılması gerektiğinin tarafınıza bildirildiği fakat derneğinizin yardımlaşmayı amaç edinmiş bir kurum olduğu ve ticari bir işletme olmadığı için bu stopaj ve cezalarının mevzuata uygun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.
Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil ) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur…” oldukları; (5/a) bendinde 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden, gelir vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıdaki kanun hükmü uyarınca, derneğiniz tarafından kiralanan gayrimenkulün yukarıda sayılan kişi ve kuruluşlara ait olması durumunda sayılan kişi ve kuruluşlarca gelir vergisi kesintisi yapılacağı tabiidir. Söz konusu gayrimenkulün basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefine ait olması halinde ise gelir vergisi kesintisi yapılmayacaktır.
03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 15.3.2.3. bölümünde konuya ilişkin olarak aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.
“Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu kurumların elde ettikleri kira gelirleri ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
Dernek veya vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.”
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, derneğinizin kiralamış olduğu gayrimenkul kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait ise gelir vergisi kesintisi yapılmayacak, söz konusu gayrimenkul dernek veya vakfa ait ise gelir vergisi kesintisine tabi olacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
SÜRELİ
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-70-10-281 19/04/2010
Konu : 2010-GVK-70-10
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … adresindeki tapuda adınıza kayıtlı dairenizden kira geliri elde ettiğiniz, 2009 yılında toplam kira ödemelerinin eşinizin banka hesabına yatırıldığı ayrıca kiracınızın 2009 yılı Aralık ayına ait kira bedelini 2010 yılının Ocak ayında ödediği belirterek, 2009 yılına ait GMSİ beyannamesinin kim tarafından verileceği ve geç tahsil edilen kira bedelinin hangi yılın geliri olarak beyan edileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun 72 nci maddesinde, “Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılat 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarıdır” hükmüne yer verilmiş olup, 21 inci maddesinde ise, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın (2009 ve 2010 yıllarında elde edilen kira gelirlerine ayrı ayrı uygulanmak üzere) 2.600,-TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde, şahsınıza ait olan ancak kira ödemeleri eşinizin banka hesabına yatırılmış bulunan gayrimenkule ilişkin olarak elde edilen kira gelirinin, Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen istisna tutarını aşan kısmının tarafınızca beyan edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, gayrimenkul sermaye iratlarında tahsilat esası geçerli olduğundan, elde edilen kira gelirinin nakden veya aynen tahsil edildiği dönemin geliri olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup, 2009 yılına ilişkin olarak 2010 yılında tahsil edilen kira gelirinin tahsil edildiği yılın kira geliri olarak dikkate alınacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : .4.35.16.01-176200-10 22/04/2010
Konu : Kombi değişiminin gider yazılıp yazılamayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, gayrimenkul sermaye iradı yönünden … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz ve Ankara’da bulunan gayrimenkulünüz için, kiracınızın talebi üzerine bacalı kombi kalorifer tesisatının hermetik kombi olarak değiştirildiği ve bunun için 2.100.- TL harcama yaptığınız belirtilerek, yapmış olduğunuz söz konusu harcamanın kira gelirlerinizden gider olarak indirilip indirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan mal ve hakların mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu açıklanmıştır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
- Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin 3’üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir);
- Kiraya verenin yaptığı onarım giderleri (Emlakın iktisadi değerini artıracak surette tevsii, tadili veya bunlara ilaveler yapılması için ihtiyar olunan giderler onarım gideri sayılmaz);…” hükmüne yer ver verilmiştir.
Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 262 nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade edeceği belirtilmiştir.
Buna göre, safi iradın tespitinde kiraya veren tarafından gayrimenkulün iktisadi değerini arttıracak nev’iden yapılan harcamaların Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 7 nci bendine göre normal onarım gideri olarak dikkate alınması mümkün olmayıp, bu nitelikteki harcamaların gayrimenkulün maliyetine ilave edilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 2009 yılına ilişkin olarak vereceğiniz Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde, kira geliri elde ettiğiniz gayrimenkul için yaptığınız kombi kalorifer kazanının değişimine ilişkin harcamanın doğrudan indirim konusu yapılması mümkün olmayıp, söz konusu harcamanın maliyet bedeline eklenmesi ve 193 sayılı Kanunun 74/6 maddesi uyarınca amortisman yoluyla hasılattan indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Sayı : B.07.1.GİB.0.02.66/6601-777/7927 26.1.2009
Konu:
İlgi: …………. evrak giriş tarihli dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizde, kirada bulunan işyerinizle ilgili olarak ödenmesi gereken çevre temizlik vergisinin kiracı tarafından ödenmemesi durumunda bina sahiplerine kiracının tahliyesini talep etme hakkının verilmesine dair kanuni bir düzenleme yapılması hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Mükerrer 44 üncü maddesinde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, iş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binaların çevre temizlik vergisine tabi olduğu, verginin mükellefinin binaları kullananlar olduğu, mükellefiyetin binanın kullanımı ile başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, çevre temizlik vergisinin mükellefi binaları kullanan gerçek ve tüzel kişiler olduğundan, binaları kullananların kiracılar olması halinde çevre temizlik vergisinin de kiracılar tarafından ödenmesi gerekmektedir.
Öte yandan kiracının çevre temizlik vergisini ödememesi halinde bina sahibinin kiracının tahliyesini isteyebilmesine ilişkin mevcut bir düzenleme bulunmamakta olup yapılacak mevzuat değişikliği çalışmalarında değerlendirilmek üzere talebiniz not edilmiştir.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 62030549-120[74-2016/704]-255055 19.12.2016
Konu : Elde edilen kira gelirinden ödenen kiranın gider olarak indirilip indirilmeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, İstanbul ili Üsküdar ilçesinde ikamet ettiğiniz konutu 01/01/2016 tarihinden itibaren kiralayarak aylık 850,00 TL ödeme yaptığınız, aynı sitede bulunan şahsınıza ait meskeni ise 01/06/2016 tarihinde kiraya vererek aylık 1.100 TL tutarında kira geliri elde ettiğiniz belirtilerek, söz konusu kira gelirinizin 2016 yılı için belirlenen istisna tutarını aşması ve gerçek gider yöntemini seçmeniz halinde gayrimenkul sermaye iradı yönünden vereceğiniz kira geliri beyannamesinden kiraladığınız konut için 01/01/2016 tarihinden itibaren ödediğiniz kira bedelinin mi yoksa 01/06/2016 tarihinden sonra ödediğiniz kira bedelinin mi indirim konusu yapılacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:
1- Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
…”
hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hâsılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
10.Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (Kira indirimi gayri safi hâsılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88’inci maddenin 3’üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, “Mükellefler (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde yukarıda yazılı giderlere karşılık olmak üzere hâsılatlarından % 25’ini götürü olarak indirebilir. Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesine göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere, beyan edilecek kira gelirinizden, kira geliri elde etmeye başladığınız tarihten (01/06/2016) itibaren, ikamet ettiğiniz konut için ödenen kira tutarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmakta olup, bu tarihten önce ödenen tutarların indirilmesine imkan bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
VERGİ VE ANLAŞMALAR UYGULAMA MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı B.07.1.GİB.4.27.15.01-11-515-55- 31 01/08/2011
Konu GMSİ elde edilen kira gelirinden ödenen kiranın gider olarak indirilip indirelemeyeceği
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … ‘te ikamet etmekte olduğunuzu, … te bulunan ve kiraya vermiş olduğunuz daireden elde ettiğiniz kira gelirini vergi dairesine beyan ettiğinizi, çocuğunuzun … ‘de öğrenci olduğunu, çocuğunuz için kontratı sizin adınıza olan bir konut kiraladığınızı, zaman zaman da çocuğunuzun yanında kaldığınızı belirterek, … ilinde kiraladığınız konut için ödediğiniz kirayı GMSİ yönünden vermiş olduğunuz kira geliri beyannamesinden gider olarak indirip indiremeyeceğiniz hususunda görüş verilmesi istenilmektedir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 72 nci maddesinde, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden elde edilen kira bedellerinin gayri safi hasılat olduğu, 71 inci maddesinde ise iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderlerden sonra kalan müspet farkın safi irat olduğu ifade edilmiştir.
Diğer taraftan Kanunun 74 üncü maddesinde gerçek gider usulüne göre safi iradın bulunması için gayrisafi hasılattan indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin 10 uncu bendinde, sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedelini ilgili gayrimenkule ait hasılattan indirebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, sahip olunan konutun kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelirin, gerçek gider yönteminin seçilerek beyan edilmesi durumunda, beyan edilen kira gelirinden ancak, ikamet edilen konuta ödenen kira indirilebilecektir. Bu nedenle çocuğunuz için kiraladığınız konuta ilişkin olarak ödediğiniz kiranın, elde ettiğiniz kira gelirinden indirimi mümkün değildir.
Bilgilerinize rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 84098128-120[70-2012-1]-760 14/08/2012
Konu : Kira gelirinden indirim konusu yapılacak kira bedeli hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; sahibi olduğunuz konutu 3 yıl önce bir şirkete kiraya vererek, başka bir konutta kira karşılığı oturmaya başladığınızı, 2009-2010 yılında götürü gider usulünü seçerek gayrimenkul sermaye iradı beyannamesi verdiğinizi ve iade alacağınız doğduğunu, vergi dairenizce gerçek gider usulünü seçmeniz halinde kira ile oturduğunuz konuta ait kirayı gider olarak düşebileceğinizin söylenmesi üzerine 2011 yılında gerçek gider usulünü seçerek beyanname verdiğinizi ve kira ile oturduğunuz konuta ödediğiniz kirayı işyeri olarak kiraya verdiğiniz konuttan elde ettiğiniz kira gelirlerine ilişkin Gelir Vergisi Beyannamesinde gerçek gider olarak indirim konusu yaptığınızı, Kanunda sahibi oldukları konutu kiraya verenler dediği dolayısıyla konutun illa konut olarak kullanılması gerektiğine ilişkin bir açıklama da bulunmaması nedeniyle, kiracınız olan şirket tarafından ödenen gelir vergisi kesintilerinin iadesini talep ettiğinizi belirterek, söz konusu iade talebinizin yerine getirilip getirilemeyeceği hususunda bilgi verilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:
1- Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
…”
hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 74’üncü maddesinde ise; “Safi iradın bulunması için, 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
- Sahibi bulundukları konutlarıkiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88’inci maddenin 3’üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);
…” hükmü yer almakta olup; aynı maddenin 3’üncü fıkrasında da, mükelleflerin (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde maddede yazılı giderlere karşılık olmak üzere hasılatlarından % 25’ini götürü gider olarak indirebilecekleri, götürü gider usulünü kabul edenlerin iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemeyecekleri hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun “Toplama yapılmayan haller” başlıklı 86’ncı maddesinin birinci fıkrasının (1/(c)) bendinde, vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç)] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yılık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 121’inci maddesinde ise yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan anılan Kanuna göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden gelir vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın gelir vergisinden fazla olduğu takdirde aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine ret ve iade olunacağı hükmü yer almaktadır.
Mahsup ve iade uygulamasına ilişkin açıklamalar 252 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmış bulunmaktadır.
Konut, sözlük anlamıyla; bir ya da daha çok insanın ikamet ettiği yer, ev, mesken, ikametgah şeklinde tarif edilmekte olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 156’ncı maddesinde iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; işyeri olarak kiraya verdiğiniz gayrimenkulden elde ettiğiniz kira gelirlerinin beyanı üzerine, tevkif yoluyla kesilen vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsubu sonucu kalan tutarların iadesi hakkındaki talebinizin, yukarda yer verilen Tebliğ hükümlerine göre ilgili vergi dairesine müracaatınız halinde değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Ayrıca, gerçek gider yöntemi seçilmek suretiyle verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesinde, gayrisafi hasılattan sadece sahibi bulundukları konutları mesken olarak kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutların kira bedeli indirim konusu yapılabilecek olup, tevkif suretiyle vergilendirilen işyeri kira gelirinize ilişkin verdiğiniz yıllık gelir vergisi (GMSİ) beyannamenizde kira ile oturduğunuz konuta ilişkin kira bedelini gerçek gider olarak indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 74-1712 04/10/2011
Konu : Konukevine ödenen hizmet bedelinin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak gösterilip gösterilmeyeceği
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, babanızın görme özürlü ve yatalak olduğu … konukevinde kaldığı, … adresinde ablasından miras yoluyla kalan gayrimenkulünün bulunduğu belirtilerek, babanızın kaldığı adı geçen konukevine ödemiş olduğunuzun aidatların gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşlerinin istenildiği anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; 1-8 inci bentlerde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
………………
10.Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz)” hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre, beyan edilen gelirin % 10 unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarının, gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilebileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesine göre, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer yerleşim yeri olarak tanımlanmış olup, aynı Kanunun 21 inci maddesinde, vesayet altındaki kişilerin yerleşim yerinin, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yer olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun kurumlarda bulunma başlıklı 22 nci maddesinde “Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 10 uncu bendi hükmüne göre, otel, huzur evi ve yaşlılar bakım evi v.b yerlerin kira ile oturulan konut olarak değerlendirilmesi ve bunlara ödenen bedellerin de gayrimenkul sermaye iradından gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmadığından, … tarafından … Konukevinde ödenen konaklama bedellerinin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Öte yandan, … Genel Müdürlüğünün 21/04/2011 tarih ve D.50.0.KZY.0.74-8993 sayılı yazılarında, … yaşlılar konukevinde verilen hizmetlerin barınma, beslenme, sağlık, bakım, genel hizmetler ve psikolojik destek olduğu belirtilmiş ve konuk evinde kalanlarca yapılan ödemelere hizmet ayrıştırması yapılmadan fatura düzenlendiği, hizmetlerde fiyat farklılaşması bulunduğu belirtilmiştir.
Buna göre söz konusu Konukevinde kalanlarca yapılan ödemeler dolayısı ile anılan Konukevi tarafından düzenlenen faturalarda sağlık harcamalarının ayrıca gösterilmesi halinde faturada gösterilen tutarın yıllık gelir vergisi beyannamesinde beyan edilen gelirden genel hükümler çerçevesinde indirebileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : 84098128-176200-451 24/04/2012
Konu : Altın hesabında yer alan parada oluşan zararın gayrimenkul sermaye iradından mahsup edilip edilemeyeceği hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … T.C. kimlik numaralı gayrimenkul sermaye iradı mükellefi olduğunuz, 22.08.2011 tarihinde Türkiye İş Bankası … Şubesinde açtırdığınız 102.676,53.-TL. tutarlı altın hesabını zorunlu nedenlerle üç gün sonra 92.120,82.-TL.olarak kapatmak zorunda kaldığınızı belirterek, üç günlük süre sonrası oluşan zararınız olan 10.555,71.-TL.’yi önümüzdeki yıllarda beyan edeceğiniz gayrimenkul sermaye iradınıza ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamenizden mahsup edip edemeyeceğiniz hususundaki Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi” başlıklı 70 inci maddesinde;
“Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:
- Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
… …” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde ise, safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere, gayrisafi hasılattan hangi giderlerin indirileceği tek tek sayılmıştır.
Anılan Kanunun 75 inci maddesinde de, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, aynı Kanunun 85 inci maddesinde, mükelleflerin ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verecekleri, bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanmasının zorunlu olduğu hüküm altına alınmış olup, “Zararların Karlara Takas ve Mahsubu” başlıklı 88 inci maddesinde de;
“Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından hasıl olan zararlar (80 inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilir.
Bu mahsup neticesinde kapatılmayan zarar kısmı, müteakip yılların gelirinden indirilir. Arka arkaya beş yıl içinde mahsup edilmeyen zarar bakiyesi müteakip yıllara naklolunamaz.
Menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.
… …”hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, bankada açtırdığınız altın hesabının kapatılması sonucunda oluşan zararınızın, sermayede vukua gelen bir eksilmeden kaynaklanması nedeniyle, elde ettiğiniz kira gelirlerine ilişkin olarak vereceğiniz yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildireceğiniz gayrimenkul sermaye iradından mahsubu mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 74-1408 25/08/2011
Konu : Gerçek gider usulünün seçilmesi halinde, indirilebilecek giderler ile ertesi yıla sarkan bakım onarım giderinin sadece ilgili gayrimenkulden mi yoksa tüm GMSİ’den mi indirilebileceği
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 2009 takvim yılı gayrimenkul sermaye iradı gelirlerinizin vergilendirilmesi ile ilgili olarak gerçek gider usulünü seçtiğinizi, aynı gayrimenkulü 2009 Nisan ayı sonunda geçici tahliye usulü ile boşaltarak bakım onarım çalışmaları (iskele kurulması, taşıyıcı ahşap strüktürde güçlendirme, kaplama ve doğrama yenilemesi, dış cephe aşı boyası, ısıtma, su, elektrik tesisatı onarımı, taş dış cephe bölümü onarımı ve boyaması, mutfak yenilemesi) yaptırdığınızı ve bu çalışmaların 2010 takvim yılının Haziran ayına kadar devam ettiğini belirterek, 2009 takvim yılı içerisinde yapılan bakım onarım giderlerinin yine aynı takvim yılı içersinde elde etmiş olduğunuz kira gelirlerinden, tamamının mı yoksa sadece yıl içersinde elde edilmiş olan kira gelirleri kadar mı indirim konusu yapılabileceği, ayrıca ilgili gayrimenkulün kiraya verilmesinde bahçe bakımıyla ilgili tarafınızca yapılacak harcamaların gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun “Safi İrat” ve “Gayrisafi Hasılat” başlıklı 71 ve 72’nci maddelerinde;
“Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.”
” Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılat, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarıdır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan aynı Kanun’un 74’üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
6- Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanunu’nun 267 nci maddesinin 3 üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir.);
7- Kiraya verenin yaptığı onarım giderleri (Emlakın iktisadi değerini artıracak surette tevsii, tadili veya bunlara ilaveler yapılması için ihtiyar olunan giderler onarım gideri sayılmaz);
8- Kiraya verilen mal ve haklara ait bakım ve idame giderleri;
…
Mükellefler (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde yukarıda yazılı giderlere karşılık olmak üzere hasılatlarından %25’ini götürü olarak indirebilirler. Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262’nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilimum giderlerin toplamını ifade edeceği belirtilmiştir.
Bu hükümler çerçevesinde, vermiş olduğunuz ek dilekçenizin de tetkikinde, kiraya verilen gayrimenkul için yapılan iskele kurulması, taşıyıcı ahşap strüktürde güçlendirme, mutfak dolabı ve tezgahı, elektrik, su ve ısıtma tesisatının yenilenmesi şeklindeki gayrimenkulün mütemmim cüzü veya teferruatıyla ilgili kabul edilen harcamaların gayrimenkulün iktisadi değerini artırması nedeniyle doğrudan gider yazılması mümkün olmayıp, söz konusu harcamaların 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 74’üncü maddesinin (6) numaralı bendine göre amortisman yoluyla giderleştirilmesi; bina dış cephe boyaması, bahçe bakımı gibi harcamaların ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 74’üncü maddesinin (7) ve (8) numaralı bentleri kapsamında onarım, bakım ve idame gideri olarak dikkate alınması söz konusudur.
Ayrıca, gerçek gider usulünün seçilmesi durumunda, geçici tahliye usulüyle boşaltılan gayrimenkulle ilgili 2009 takvim yılının Nisan ayında başlanan ve 2010 takvim yılının Haziran ayına sarkan onarım, bakım ve idame giderlerinin, 2009 yılı içinde yapılan harcamalarının, 2009 yılı içinde elde edilen toplam kira gelirlerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 21’inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet eden tutar hariç olmak üzere indirilmesi mümkündür.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : 11395140-105[313-2012/VUK-1- . . .]-998 17/04/2014
Konu : Gayrimenkul sermaye iradında amortisman ayırabilmek için gayrimenkulün amortismana tabi değerinin tespiti.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile; satın aldığınız arsa üzerine işyeri olarak inşa ettiğiniz gayrimenkullerden kira geliri elde ettiğiniz, önceki dönemlerde verilen beyannamelerde götürü gider yöntemini seçtiğiniz, 20.. yılı kira geliri için verilecek beyannamede ise gerçek gider yöntemini seçerek gayrimenkullerin amortismanını gider olarak indirim konusu yapmak istediğiniz ancak gayrimenkullerin maliyet bedelini tespit edemediğinizi belirterek gayrimenkullerin vergi değeri üzerinden amortisman ayrılıp ayrılmayacağı ve vergi değerinin nasıl hesaplanacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.
l- GELİR VERGİSİ KANUNU VE VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN;
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
- Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi değer, malum ise maliyet bedeli, malum değilse, bina ve arazi için vergi değeri, diğer mallar için Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin 3’üncü sırasına göre tespit edilen emsal değeridir)” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; maliyet bedelinin iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade edeceği, 289 uncu maddesinde bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazinin vergi değeriyle, diğerlerinin, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerleneceği, 268 inci maddesinde vergi değerinin, bina ve arazinin Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre tespit edilen değeri olduğu hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 267 nci maddesinde, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerin emsal bedeli olduğu hüküm altına alındıktan sonra emsal bedelin sıra ile hangi esaslara göre tayin olunacağı hükme bağlanmıştır. Anılan madde hükmüne göre emsal bedeli sırasıyla, ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esası olmak üzere bu üç esastan birisiyle belirlenecektir. Emsal bedeli tayini için belirlenen esaslardan üçüncü sırada yer alan takdir esasına göre; ilk iki sırada yer alan esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılmaktadır.
Öte yandan, mezkûr Kanunun 315 inci maddesinde ise; “Mükellefler amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiş, anılan maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406 ve 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste açıklanmıştır.
Buna göre;
– Kira gelirinizin beyanında gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, Gelir Vergisi Kanununun 74/6 ncı maddesine göre kiraya verilen gayrimenkulünüz için ayrılan amortismanları indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.
– Mülkiyetinizde bulunan maliyet bedeli belli olmayan gayrimenkullerin ilgili gayrimenkulün edinim tarihindeki vergi değeri ile vergi değerinin bilinememesi halinde emsal bedeli ile değerlenmesi gerekmektedir.
– Gayrimenkul sermaye iradına kaynak teşkil eden işyerlerinin, 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ eki listenin “1.1.1. Beton, Kargir, Demir, Çelik” kısmına göre 50 yıl ve % 2,00 amortisman oranı ile amortismana tabi tutulması gerekmektedir.
Ayrıca, vergi değeri üzerinden amortisman ayrılması durumunda, ilgili gayrimenkulün edinim tarihindeki vergi değerinin esas alınarak amortisman ayrılacağı da tabiidir.
II- DİĞER VERGİLER YÖNÜNDEN;
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde,
“Vergi değeri;
- a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,
- b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,
hesaplanan bedeldir.
Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur.
33 üncü maddeye (8 numaralı fıkra hariç) göre mükellefiyet tesisi gereken hallerde vergi değerinin hesaplanmasında: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrasına göre belirlenen arsa ve arazi birim değerleri, takdir işleminin yapıldığı yılı takip eden ikinci yıldan başlamak suretiyle her yıl, bir önceki yıl birim değerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle dikkate alınır.
Vergi değerinin hesabında bin liraya, verginin hesaplanmasında ise bir liraya kadar olan kesirler dikkate alınmaz.
Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen artış oranını sıfıra kadar indirmeye veya yeniden değerleme oranına kadar artırmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 95 inci maddesi uyarınca belirlenen belediye grupları itibarıyla farklı oranlar tespit etmek suretiyle de kullanabilir.” denilmektedir.
Aynı Kanunun 23 üncü maddesinde de, yeni inşa edilen binalar için, inşaatın sona erdiği veya inşaatın sona ermesinden evvel kısmen kullanılmaya başlanmış ise her kısmın kullanılmasına başlandığı bütçe yılı içerisinde bina vergisi bildirimi verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Buna göre, bina vergisi mükellefiyeti; yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarihi takip eden bütçe yılından itibaren, bina, yapı kullanma izin belgesinin alınmasından önce kullanılmaya başlanılmış ise kullanılmaya başlanıldığı tarihi takip eden bütçe yılından itibaren başlamış olmaktadır.
Bu itibarla, vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı (Bakanlar Kurulunca o yıl için farklı bir oran tespit edilmesi hali hariç) nispetinde artırılması suretiyle bulunan değerdir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 74-435 18/10/2010
Konu : Bakımevine ödenen konaklama bedelinin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak gösterilip gösterilemeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden vasisi bulunduğunuz gelir vergisi mükellefi anneniz …’nın … Bakımevi Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti’ne ait bakımevinde kaldığını ve her ay fatura karşılığı konaklama bedeli ödediğini belirterek, buraya ödenen bedellerin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak gösterilip gösterilmeyeceği konusunda tereddüde düşüldüğü anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; 1-8 inci bentlerde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
…
10.Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);
…” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesine göre, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer yerleşim yeri olarak tanımlanmış olup, aynı Kanunun 21 inci maddesinde, vesayet altındaki kişilerin yerleşim yerinin, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yer olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun kurumlarda bulunma başlıklı 22 nci maddesinde “Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin 10 uncu bendi hükmüne göre, otel, huzur evi ve yaşlılar bakım evi v.b yerlerin kira ile oturulan konut olarak değerlendirilmesi ve bunlara ödenen bedellerin de gayrimenkul sermaye iradından gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmadığından, vasisi bulunduğunuz anneniz … tarafından … Bakımevi Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti’ne ödenen konaklama bedellerinin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
MALİYE BAKANLIĞI, Gelirler Genel Müdürlüğü
TARİH : 13.04.2000
SAYI : B.07.0.GEL.0.43/4301-255/16821
KONU : Mükellefin elde etmiş olduğu gayrimenkul
sermaye iradını beyan ederken, ödemiş olduğu Bağ-Kur
primlerini indirip indiremeyeceği hk.
…………VALİLİĞİ
(Defterdarlık: Gelir Müdürlüğüne)
İLGİ : ………… tarih ve ………… sayılı yazınız.
İlgi yazınızda, gayrimenkul sermaye iradı yönünden gelir vergisi mükellefiniz olan …..’na tayin olunan özelgede, adı geçenin elde etmiş olduğu gayrimenkul sermaye iradını beyan ederken, ödemiş olduğu Bağ-Kur primlerini indirebileceği konusundaki görüşünüz Bakanlığımızca incelenmiş olup, aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinde gayrimenkul sermaye iratlarında safi iradın bulunması için gayrisafi hasılattan indirilecek giderler sayılmıştır. Anılan maddede Bağ-Kur primlerinin gayrisafi hasılattan indirileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. 110 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde de 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu kapsamına giren ticaret erbabı ile serbest meslek erbabının, ödedikleri Bağ-Kur primlerini anılan tebliğde belirtilen esaslar dahilinde, ticari veya mesleki kazançları dolayısıyla verecekleri yıllık beyannamede gösterdikleri gelirden indirebilecekleri açıklanmış bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde “Beyan edilen gelirin % 5′ ini veya her bir kişi için asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigortalarının primleri (Sigortanın Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta şirketi nezdinde aktedilmiş ve gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olmak, beyannameye alınmış ücretler varsa bunların safi miktarlarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunmak şartıyla; eşlerin ve çocukların kendi gelirleri için ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait sigorta primleri aile reisi gelirinden indirilmez.)” ni, mükelleflerce yıllık beyanname ile beyan edecekleri gelirden indirebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalara göre, ….. ‘nun ödemiş olduğu Bağ-Kur primlerini beyan edeceği gayrimenkul sermaye iradından gider olarak indirmesi mümkün değildir.
Bilgi edinilmesini ve gereğinin yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yapılmasını rica ederim.
T.C. MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü
TARİH : 03.04.2000, SAYI : B.07.0.GEL.0.43/4301-250/14440
KONU : Tüzel kişiliği olmayan toplu konut site yönetimi tarafından, tüm kat maliklerinin ortak olduğu kapıcı dairelerinin kiraya verildiği, elde edilen kira gelirinin gayrimenkul sermaye iradı olarak beyannameye dahil edilip edilmeyeceği hk.
İLGİ : 22.06.1999 tarih ve 99/38 sayılı dilekçeniz.
İlgi dilekçenizin incelenmesinden, 6364 konuttan oluşan ve tüzel kişiliği olmayan toplu konut site yönetiminiz tarafından, 6364 kat malikinin ortak olduğu 278 kapıcı dairesinin kiraya verildiği belirtilerek, elde edilen kira gelirlerinin nasıl vergilendirileceği konusunda Bakanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır.” denilmiş, aynı maddenin bir numaralı bendinde de; Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatının kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu madde hükmüne göre, 6364 kat malikinin sahip olduğu 278 adet kapıcı dairesinin site yönetimi tarafından kiraya verilmesi sonucunda elde edilen kira gelirinin kat maliklerinin geliri olması nedeniyle, site yönetiminin kira gelirinden dolayı mükellefiyet tesis ettirmesi mümkün değildir.
Bu durumda;
Anılan gayrimenkullerin mesken olarak kiraya verilmesi halinde:
Aynı Kanunun, 21 inci maddesinde ” Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 240.000.000 (Bu tutar 1999 takvim yılı gelirleri için 420.000.000 liradır.) Lirası gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi ve eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz. Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde hükmüne göre, ortak oldukları kapıcı dairelerinin tamamının kat maliklerinin özel mülkiyetlerinde olması ve site yönetimi tarafından mesken olarak kiraya verilmesi durumunda, kat maliklerinin hisselerine düşen kira gelirinin, elde edildiği yıldaki istisna miktarını (1999 takvim yılı için belirlenen 420 milyon lira) aşması halinde, kat malikleri tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Ancak, kat maliklerinden ticari (basit usulde vergiye tabi mükellefler dahil), zirai veya mesleki kazançlarını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirecek olanlar bu istisnadan faydalanamayacaklardır. Kira miktarı ne olursa olsun bu kişilere isabet eden kısmı beyan edilecektir.
Kat malikleri tarafından elde edilen kira gelirinin beyanında, aynı Kanunun 74 üncü maddesinde; gerçek gider usulüne göre safi iradın bulunması için gayrisafi hasılattan indirilecek giderler sayılmış, aynı maddenin son, bendinde ise mükelleflerin (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde maddede yazılı giderlere karşılık olmak üzere hasılatlarından % 25’ini götürü gider olarak indirebileceklerdir.
Anılan Gayrimenkullerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlara kiraya verilmesi halinde:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakten veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmiş, aynı maddenin 5/a bendinde; 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkif edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, belirtilen kapıcı dairelerinin tamamının veya bir kısmının Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlara kiraya verilmesi halinde, bu kiralama işlemlerinden elde edilen kira gelirlerinin özel mülkiyet sahibi gerçek kişilere isabet eden gayrisafi tutarı üzerinden, aynı Kanunun 94/5-a maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması ve tevkif edilen vergi üzerinden de fon payı hesaplanması gerekmektedir.
Aynı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca, yukarıda belirtilen şekilde elde edilen gayrimenkul sermaye iratlarının tamamının tevkif suretiyle vergilendirilmiş bulunması ve gayrisafi tutarları toplamının da belirtilen hadleri aşmaması (1999 yılı gelirleri için 3.500.000.000 TL.) ve anılan kişilerin beyana tabi başkaca bir gelirlerinin olmaması halinde, yıllık beyanname verilmeyecek; ancak kat malikleri tarafından elde edilen gayrimenkul sermaye iradının gayrisafi tutarının 86 ncı maddede belirtilen hadleri aşması halinde ise elde edilen gayrimenkul sermaye iradı yıllık beyanname ile beyan edilecek ve seçilecek gider yöntemine göre gider indirimi yapılması mümkün olacaktır.
Yine aynı Kanunun 121 inci maddesinde “Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu Kanuna göre kesilmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisine mahsup edilir. Mahsubu yapılan miktar Gelir Vergisinden fazla olduğu takdirde aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine ret ve iade olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde hükmüne göre, tevkif suretiyle kesilen vergilerin hesaplanan gelir vergisinden mahsubu ve mahsubu yapılan miktarın gelir vergisinden fazla olması halinde iadesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer yönden, belirtilen gayrimenkullerin mesken dışında, aynı Kanunun 94 üncü maddesine göre tevkifat yapma mecburiyetinde olmayanlara kiraya verilmesi (Örneğin, basit usulde vergiye tabi olanlara kiraya verilmesi) halinde ise kat maliklerinin hisselerine düşen ve tevkifat suretiyle vergilendirilmemiş olan kira gelirlerini, miktarı ne olursa olsun gayrimenkul sermaye iradı olarak yıllık beyanname ile beyan etmeleri gerekir.
Ayrıca, aynı Kanunun 70 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında, mal ve haklar ticari ve zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde, bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, kat maliklerinin ortak mülkiyeti olan bu gayrimenkullerin ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi olan işletmelerin aktifinde kayıtlı olması halinde, bu gayrimenkuller anılan Kanunun 94 üncü maddesinde sayılanlar tarafından kiralanmış olsa bile ödenen kira bedellerinden ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi işletmelere isabet eden kısım üzerinden herhangi bir tevkifat yapılmayacak, bu malikler elde ettikleri kira gelirlerini ticari, zirai veya kurum kazancı olarak beyan edecekler ve seçilecek gider yöntemine göre gider indirimi yapacaklardır.
Diğer taraftan, yukarıda açıklanan ve gayrimenkul sermaye iradı elde ettiği ifade edilen kat maliklerinin beyana tabi başkaca bir gelirinin bulunması halinde ise bu gelirin (Gayrimenkul sermaye iradının) beyannameye dahil edilip edilmeyeceği kat maliklerinin mükellefiyet özelliklerine göre belirlenecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.